27 Mart 2012 Salı

videos on bike



                            Cekmekoy-Tasdelen Sile Yolu'nda mahalle turu


                                                                       Asia to Europa in a foggy morning

13 Mart 2012 Salı

Yildiz Parki

Koordinatlar
41.043449 N
28.995634 E

1600'lu yillardan itibaren kullanilmaya baslanan alan, IV. Murad doneminde Lale Devri'nde duzenlenen eglencelere sahne olmustur. Yillar icinde kullanimi el degistiren alan ve icindeki koskler 1994 yilindan beri Buyuksehir Belediye'sine aittir. Alan icinde Malta Kosku, Cadir Kosku ve Yildiz Sale Kosku bulunur.

Yildiz Parki Lokasyon
Deniz tarafindan, Ciragan Caddesi'nden giris
Yildiz Parkina, ana giris Ciragan caddesinden veya Palanga caddesinden Malta Kosku girisi ve Yildiz Sale Kosku olmak uzere 3 kapidan girilebilir. Diger sinirlar ya yuksek duvarlarla ya da tel citlerle cevrilidir. Arac ile 5TL odenerek girilip, iceride park edilebilir.

Ciragan tarafindan giris
Park Kroki
Sahilden yukari Yildiz Teknik Universitesi sinirina kadar, yamac uzerinde uzanan parkin ana yolu takip edilirse, ana girisden 500. metre arasinda 60m yukseklik farki vardir. Yokus calismalari icin daha ne aranir, iki kere inip cikinca pil tukenmiyorsa kondisyon iyi denebilir.




Asfalt yoldan yukari cikip soldan asagi inilirse 1.4K olur, tekrar yukari dogru sagda toprak patika yollarda denenebilir




Asfalt ana yolu kesen, girilebilecek parke tas yollar
1.4K asfalt parkur ve yukseklik degisimi
ya da parkin ust sinirindan, daha duz rotadan kosmak

Macka Parki

Koordinatlar
41.043449 N
28.995634 E


1993 yilina kadar evsiz insanlarin ve cocuk bakim evlerinden kacan cocuklarin barindigi ve genc sevgililerin ugradigi ormanlik alan, bu tarihde duzenlenip basina Demokrasi konarak Mack Demokrasi Parki olarak anilmaya baslanmistir. Yogun yapilasmanin oldugu, insan-arac trafiginin aktigi Macka, Nisantasi, Gumussuyu arasinda yer alir. Asagida, Lunapark, Kucukciftlik Park Konser alani ve Besiktas Stadi yer alir, Macka tarafinda ise oteller ve ITU Macka Binasi vardir.

Macka Parki Lokasyon
Macka tarafindan, ITU Macka binasi onu
Macka tarafindan parka girildiginde, kosu zemini olarak parki ikiye bolebiliriz. Sag tarafda, Nisantasi'na dogru, asagidaki genis yol parke taslarla, yukarida ki dar yuruyus yolu ise daha kucuk kaldirim tasiyla dosenmistir
Nisantasi'na dogru asagi yol, Kadirgalar cad. tarafi
Macka tarafi, Abdi Ipekci Cad. paraleli

Asagi ve yukari yolu baglayan merdivenler

Macka Taskisla Teleferik
24 kisi kapasiteli, 4 kabinli, 333,5m uzunlugundaki teleferik ITU Macka ve Taskisla binalarini birbirine baglamaktadir. 80'li yillarin sonunda Macka Abdi Palas Ogrenci Yurdu'nda kalirken, Gumussuyu'na yuruyerek parkin icinden yuruyerek gecerdik biz. Hava karardikdan sonra korkumuzdan Besiktas'i dolanirdik dogrusu, hemde az corba, az kuru, az pilav yerdik yurda cikmadan once

Macka'dan bakinca parkin sol tarafinda zigzagli birbirine paralel, tahtalarla sinirlanmis toprak yol yapilmistir. Bu hat cok uzun olmasada, yumuzak zemin olmasi, yokus calismalarinin yapilabilmesi acisindan hic yokdan iyidir denebilir. Birbirine paralel yollardan kosarak tekduzelikden kurtulunabilir.


Kadirgalar cad. girisinde, biraz daha tas dosemek adina yapilmis havuz ve cevresi



Macka Parki kucuk ve gurultulu olsa da, Yildiz parki ya da sahile paralel ana caddeye alternatif olusturabilir, cevrede yasayanlar icin haftada bir kere girilip yokus calismasi yapilabilir 


Yaklasik 2K parkur ve yukseklik degisimi

9 Mart 2012 Cuma

Emirgan Korusu

Koordinatlar
41.109211 N
29.056888 E

17. yuzyilda IV. Murat'in Revan Seferi sirasinda, Revan Kalesin Kumandani Emir Mirgunoglu, kalenin fethinden sonra affedilerek Emirgan'da orurmasina musaade edilmistir. Bugun Emirgan adi buradan gelmektedir.

Emirgune Koyu'nun gerisindeki Hidiv Ismail Pasa'ya ait bahceden sonra, bugunki Emirgan Korusu yer almakta idi. Koru icinde ki Sari, Beyaz ve Pembe Koskler Ismail Pasa tarafindan yaptirilmistir.

Oteden beri bir kismi medire yeri olarak halka acik korunun tamami belediye tarafindan kamulastirilarak 1943'de halka acilmistir.
4. Levent Metro Istasyonu'ndan Koruya (Istinye Bayiri uzeri)
Sahil Yolu'ndan FSM koprusu Sariyer'e dogru gecilip, Emirgan Iskelesi'nden sonra Beyaz, Sari, Pembe Kosk tabelalari takip edilerek korunun bogaz tarafindaki girise, Istinye'den bogaz yoluna inerken de yukari tarafdaki girise erisilebilir. Sokaklar ustune ucretsiz ya da koru icine ucretli park edilebilir.

Bogaz Tarafi, Asagi Kapi

Koru Krokisi
Asagidaki kapidan girince saga tas doseme yuruyus yolundan 50m kosularak asfalt zemine cikilabilir. Buradan itibaren yukari kapiya kadar tatli bir rampa vardir ki, yokus antrenmanlari icin musaittir.


Asagi kapidan girince sagda kalan asfalt bolge
Yukaridaki duzluge varildiginda, saga dogru yapay hayli yumusak, dizleri ve bacaklari uzmeyen bir zemin vardir.




Yapay, yumusak kosu parkuru
Bu yapay zemin yukaridaki kapiya kadar cikar. Ana yoldan 50m asagida saga dogru ara kapidan gecilerek korunun daha duzensiz, genis alanina girilebilir (guney). Burada daha bozuk asflat-toprak karisimi bir yol vardir. Yol disinda da kesfedilecek patiklar vardir.

Korunun Guney tarafi
Deniz tarafina dondukden sonra, artik zemin yeni yeni yapilmaya baslanan beton yollar oluyor. 



Deniz tarafi beton yollar


 Dinlenme alanlari
Korunun sahibi
Koru en dis rotadan (asagidaki) kosulursa/yurunurse 2.6K uzunlugunda inisli cikisli parkura sahiptir. Yer yer, asflat, yapay kosu zemini, parke taslarla, beton kapli ve patikalar toprakdir.

2.6K Koru ici Parkur
Koru icinde birkac tur


7 Mart 2012 Çarşamba

4 Mart 2012, 7. Oger Antalya Maratonu, Runtalya

Maraton Hazirligi

Vites yukselterek, 42. yasa sigdirilan 2 maraton, benim gibi amator bir kosucuyu, agir antrenman programlarina esir ederek, yorgun dusurdu. Bu yola girmis her kosucunun hem fikir oldugu gibi, haftalar suren, disiplinle takip edilmesi gereken, yipratici antrenmanlar, program sonunda kosulan 42km'den cok daha zordur. Hatta program sonunda, kanin son damlasina kadar, ruhsal ve bedensel tum enerejiyi harcayarak kosulan 42K, programin bittiginin ve kurtulusun ilanidir. Bir sonraki buyuk yarisin antrenman programi baslayana kadar bir rahatlik, daha keyifle yapilan kosular yerini alir. 

Bedensel ve ruhsal olarak maraton kosacak seviyeye erismisken, haftada 5-6 gun kosturan programlar yerine, haftada 3-4 gun, musait oldugum ve o gun icimden ne geliyorsa kendimi sikmadan,  seviyeyi de cok dusurmeden kosmak, Antalya 2012 hazirliklari arifesinde mantikli idi. Maratona tamda 16 hafta kalmisken, arkadas grubunda konusulan, 16 haftalik FIRST maraton programi, bu ongorulere gore ismarlanmis gibi oldu. Haftada 3 gun, interval yap, tempo yap ve birde uzun kos, diger gunlerde ne istersen oyle takil diyen bir program bulunmaz nimetdi. Diger programlara gore daha az kilometre kosturan, ancak yazili her antrenmanin zorluk derecesinin yuksek oldugu bir programa baslamis oldum.

Program, 5K'yi 22:00 dakikada kosuyorum temeli uzerine, her tur interval ve kisa/uzun mesafe kosu tempolarini veriyor. 16 haftalik bu programda aksattigim sadece birkac kosu oldu. Eh, haftada 3 gun duzenli kosmak, kolaylikla takip edilebilecek bir yukumluluk, ama programli kosular disinda, tavsiye edildigi gibi calismadigimida itiraf etmeliyim. Bunda mevsim sartlarinin ciddi etkisi var. Dolayisiyla yasanacak basarisizligi dogrudan programa yuklemeyecegim. Haftada 3 gun kosarak, maratonda kisisel basari elde etmek ya da beklemek kendini kandirmak olur ancak.

Kos FIRST kos programi


Antalya'da Maraton Kosmak 
Gogus No dagitimi
Cumartesi sabah, maraton oncesi, son gun kosusu icin sahile indigimde, gunlerdir hava tahmin raporlarinin yanilmasi icin ettigim dualar bosa cikiyordu. Yarin icinde farkli bir durum beklenmiyordu. Sicaklik 16-18C civarinda olacak, bonus olarak kuzeyden ruzgar esecek. Kis boyunca 0C civarinda, kar, yagmur ve hayli soguk altinda yapilan antrenmanlar sonunda, gunes altinda kosmak bakalim nasil surprizler sunacak bize.

Kosu sabahi, 5:45 uyanis, 06:00 olmadan kahvaltiya inis. John’la birlikte actik kahvalti salonunun kapisini, sicaklar henuz hazir degilmis ama onemli degil, bizim yiyecegimiz misir gevregi. Klasik kahvaltimi kuruyemis cesit eksikligi olsada bufeden toparlayip kahve esliginde ederken, gunaydin diyen gulen yuzler dolduruyor butun salonu. 15 dakika icinde nerdeyse butun masalar doluyor. Peynir, salam, sosis alanlar elestiriliyor, maydanoz alanlara gulunuyor. O tabak birakilip, herkes misir gevregi aliyor, bu kezde icine katilan sut orani bahis konusu oluyor. Masada 6 kisi oluyoruz. Canim peynirler, zeytinler, receller, omlet cesitleri birakilmis, herkes sutlu misir gevregi kasikliyor.  1-1,5 saat sohbet edip, birbirimize su ikram ederek geciriyoruz zamani.
Odada son hazirliklar sonrasi kosucu ordusunun icine asagiya iniyorum. Ilk maraton, ilk yari maraton hatta 10K kosacak arkadaslar var, onlar daha heyecanli ama herkesde bir yerinde duramama, "tutmayin beni kosasim geldi" hali var. Bu enerji ile otelin hemen yani basindaki start alanina cikiyoruz. Kapidan cikar cikmaz, carpan ruzgar golgede serin hissettiriyor, titretiyor bir cogumuzu. Birkac adim otede gunese cikipda, tenimiz isininca yandi gulum keten helva diyorum icimden. Bugun hayli zor olacak.



Start alaninda hep beraber streching, hoplama ziplama, fotograf cekme ve sonrasinda Galip’le hafif jog atiyoruz. Gunes yakiyor, ruzgar sanki sagdan soldan eserek bizi sasirtiyor. Bir tane mi bulut olmaz gokyuzunde ama yok. Gecen seneki hava nerde bugun ki nerde!!! 10 dakika kala start kalabaligina aradan kaynak yaparak daliyoruz. Hep beraber cikis verildigi icin, arkada kalabaliga kalmamak lazim. Hem burda yari maratoncular var. 3’u birbirinden hizli, genc ve deli yurekli. Duygun, Onder ve Erkal birbirlerine gorunmeyen bir bagla baglanmis kosacaklar, ne cok one gecmek ne de arkada kalmak var. Bag var dedik ya, one giden arkadakini cekecek, arkada kalan ondekinin ensesinden ayrilmayacak. 

Hepimiz bu kadariz

Istiklal Marsi sonrasi, start alip bosaliyoruz ciliz alkislar arasinda one dogru. Hizli gidenler kanal bulup, zigzaglarla one gecmeye calisiyor ilk 500m duzlukde. Bir Galip, bir ben onde, baslangic kaosunu sorunsuz atlatmaya calisiyoruz. Ilk donus saga ve hafif asagi, gecen senelerde baslangic yaptigimiz Antalya muze onune dogru, Konyaalti caddesi’ne. 

Galip’in ilk maratonu, hedefi buyuk. Basaracak diye bekliyoruz, calisti karda kisda, her hafta, hergun duzenli. Karsiligini alamamasi adaletsizlik olur.  Her zamanki  gibi ilk kilometreler hizli ve rahat geciliyor, Galip’in hedef pace’inde ama benimkinden hizli. Buna ragmen beni durdurmaya calisan yine o oluyor, yavas abi biraz daha yavas gidelim diyen o. Yaklasik 4,5K’da 10K kosanlar gorunmeye basliyor, tam cepheden ok gibi geliyorlar bize dogru, hakemler bizi "saga dogru gidin" diye uyarsada hayli tehlikeli, ozellikle cok ilerisi gorunmeyen donuslerde.

Ilk kilometreler 5.00, 4.56, 4.58 pace’leri birbirimize soyleyerek geciyoruz. Hizli baslangic, heleki benim icin. Bu kazanimlar donuse cepde olur diye, kendimi avutuyorum. Soldan, kuzeyden esen ruzgar binalarin golgesinden ciktikca kendini daha cok hissettiriyor. Korkulu ruyanizim bugun diye, surekli uyariyor. Birazdan Caner geliyor arkadan yanimiza. Birkac dakika sonra tuvalet molasi verip tekrar yakaliyor, 50saniye kaybettiriyormus bir mola ona gore.

50 dakika oldu, ilk jel’i alalim diye anlasiyoruz Galip'le. Oylede yapiyoruz, bereket su istasyonlari yeterince var, enerji icecekleride, sungerlerde, muz portakalda. Calisan cocuklar hazirlikli, kosucu sayisi az olunca hem onlar hem bizim icin sorun olmuyor.

Galip, Caner, ben giderken Sener de takiliyor, simdi dortledik. Galip’le Sener yemegine iddiaya girdi. Guzel bir cekisme ama takim kosusunu bozabilecek bir durum da olabilir. Galip finish'de esi icin acacagi pankarti gosteriyor, topak haline getirmis su cantasinda tasiyor. 

Birazdan YM donusleri basliyor, ilk tanidik Tayfun, ucuyor cocuk. 9,5K civari birlikte baslayan 3 silahsorler kaptirmis geliyor, hemen her gecenle selamlasiyoruz. Donusun ayni rotadan olmasi, carpisma tehlikesi yaninda bu muhabbet avantajini sagliyor. YM donusune gelince artik sadece tek yon onumuzde kosanlar var. Gecen seneye oranla daha kalabilik gorunuyor bana. 

Birazdan Sener’e ozel moral ekibi gitar esliginde sarkilar soyluyor. Bunlar TOG gencleri. Sener one atiliyor hepsine bir 5’lik cakip, gazi aliyor ve temposunu artiriyor, Caner hemen yaninda, Sener’i gozden kaybetmek istemeyen Galip’de onlarin 10m arkasinda, bu kadari bana fazla diyerek kendimi geri cekiyorum. 15. kilometredeyiz, buraya kadar ortalama 5.00 pace'in birkac saniye altinda geldik. Insaat halindeki bir parkin icine sokulan rotada anlamsiz zigzag yapiyoruz. Galip’in istedigi tempo ile geldik ve yavas yavas benden kopuyor, bundan sonrasi ona kaldi, hadi kolay gelsin. 

Birazdan 17K'yi goruyorum ama saatim 15K biplemesini birkac metre once vermisti. Yanlis konmus yoksa saatin 2K sapmasi pek mumkun degil. Saatime gore olan 15K sonrasi, sola, yokus asagi Lara Plajina dogru saliyorum kendimi, bakalim cikisi nasil olacak bu inisin. Ekipden ayrildikdan sonra 5.10-5:20 arasina oturuyor tempom. Lara Plajinin parke tasli yolu bu tempoyla geciyor. Gunes tepede, ruzgar soldan kendini iyiden hissettiyor. Kendi aleminde dolasan turistler deniz tarafinda, mangalcilar solda agaclik alanda. Gecen seneye oranla daha cok insan var ama bizi umursayan yine yok. Sanki burda hergun maraton kosanlar varmisda, ortamin bir parcasi gibiyiz. Plaj cikisi bir jel daha tuketiyorum ardindan su icerek. 

Plajdan cikip  Lara caddesine dondugumde Caner'i yakaliyorum, tuvalet molalarindan kurtulamamis. Tek tuk maraton donusunu yapanlarda var artik. Genis yolda Caner'le gidiyoruz, birazdan yol sonunda tam kuzeye donup ruzgari karsidan alacagimiz, en zor olacagini tahmin ettigim bolume yaklasiyoruz. Sola viraji icerden alip donunce gercekler yuzumuze carpiyor. Kafami hafif one uzatarak vucudumu dengeye getirmeye calisiyorum ruzgara karsi. Caner'le kosuyor olmakdan, karsidan ruzgari arkalarina alarak gelen, Aykut, Mert-Bahadir ikilisi ve Umut'u gorunce tempomuzu dusurmeden keyifle kosabiliyoruz. Nefes sesleri, ruzgardan dalgalanan gogus numarlarinin laplaplari ve ayak seslerine merhabalar karisiyor karsilikli. Ne cok tanidik olmus, demek eskimisiz bu alemde.

20'yi 21'e baglayan bu bolge cabuk bitiyor bereket, saga donup birkac yuz metre sonra yolun yarisina geliyoruz. 1:46 ile donuyorum. Hakemler not ediyor donen gogus numaralarini. 1. maratondan 4 dakika hizli, 2. maratondan 2 dakika yavas. Fena sayilmaz. Artik geriye sayma isine basliyorum. Artik her gecilen kilometre, katedilen mesafe oranini, kalana gore matematiksel olarak daha buyuk hale getirecek, Ikinci yarida hep daha yavaslasamda, 23K gecilirken geriye 19K kalmis olacak, bende boylece avunacagim.

Ruzgar arkamizda olsada, tempoyu artirmadan devam ediyoruz Caner'le. Tekrar Lara caddesine donunce trial asigi Caner, asfalti birakip, otlarin tasligin topragin icinden, yol kenarindan kosuyor. Anlam veremiyorum ne yapmaya calistigina, birazda geride kaldigindan donup soramiyorum. Calilar arasina dalip bir mola daha veriyor sanki, ondan sonra da bir daha gorusemiyoruz, heralde arkada bir yerlerde geliyor olsa gerek.

Lara Plaji ters yonde geciliyor, plajin misafirleri hala kendi alemlerinde. Kendini eglendirmeye calisan yasli  turist cift tempo turuyor sadece, selam verip geciyorum. Ilk yariyi kosan maratoncular geliyor hala, bu arkadaslar ne zaman donecek, bitirecek diye merak ediyorum dogrusu. Belki benden onde gidenlerde ayni seyi benim icin dusunuyordu diye gulumsuyorum icimden. 26K civari baslayan rampa oncesi bir jel daha aliyorum, yardim umuyorum bu teknolojik ve organik olmayan urunlerden :) Pembe Domates Askina Bugday dernegi icin kostugumu itiraf etmeliyim. Basliyorum tirmanmaya ama cekmiyor motor, tempo dusuyor ve rotayi gecen seninin aksine, buraya cevirenlerin kulaklarini cinlatiyorum. Gunes tepede, ruzgar karsidan ve 0m'den 45m'ye cikiyorum. Ne ki degil, o kadar kosupda kaldirim cikamayacak hale geliyor insan. Butun maratoncular ayni kaderi paylasti ama ben bunun icin pek hazir degilmisim. Yaklasik 1,5K, 6.05 pace'le hayli izdirapli geciyor, ondan sonrada civi tutmuyor. Pace 5.30-5.40'lara dusuyor. Onumde giderek yaklasan Sener'i geciyorum birazdan. O da dusmus benim gibi. Birbirimize selam verecek moral bile yok, sessizce yanindan gecip, uzaklasiyorum ondan. 

Boylece gecilen 3-5K sonrasi 34-35K civarlari artik 6:00'li pace'ler kabus yasatiyor bana, bir hesap yapiyorum ve birakin 3:40 altini gormeyi, boyle giderse 3:40'lar dahi hayal olacak. Moralim iyiden bozuluyor ve kosamayan gungor, moralini yukseltmeye calismak yerine aglamaya basliyor. Arkamdan ayaklarini suruyerek gelen, kim oldugunu bilmedigim kosucu gibi mi gorunuyorum bende. Saga iyice yanasip duvarin dibinde cizgiyi takip ediyorum yasli gozlerle. Ruzgar bir yandan, gunes bir yandan birde bu moral bozuklugu nasil atlatilacak. Saatim 35K diyor ama tabela 300m ilerde, saat 36K diyor, tabela yine otede, kesin bir kabusdayim ben, yoksa bu bir saka, her kilometre tabelasi yaklasik 200-300m ileriye konmus. 

Rota hep kuzeybati, yuksek binalar arasina kendine kanal edinmis sert ruzgara karsi kalan mesafeyi bu bezginlikle bitirmekden, en azindan birakmadan bitirmekden baska care yok. Karsida kar kapli daglar hayli guzel gorunsede, daglar o kadar uzakki ne kadar kossamda yaklasamiyorum. Antalyali gunluk eglencesinde, trafikde kapali oh ne ala. 5 genc yan yana yuruyor yolu kapatmis, hadi bizde kosalim diye dalga geciyorlar aralarinda. Ses etmeden yavas adimlarla geciyorum yanlarindan. Karsidan karsiya gecenler, kosanlari teget gecmek istiyormuscasina ayarliyorlar adimlarini, bir kucuk yavaslama ya da hizlanma zaten tukenmis halde kosanlari yerle bir edip, o an birakmalarina dahi sebep olabilir. Biz yanlis mi yapiyoruz, yoksa toplum olarak saygi duyma bizim sozlukde yok mu?

Birazdan Sener arkamdan bagirarak geliyor, sokak yankilaniyor, hadi hadi birakma Gungor. Yok birakmiyorum, gudecegim bu deveyi finish'e kadar, sunun surasinda kaldi 2K zaten. Gelip geciyor o. Ben o kadar guclu degilim. Muze yolundayim artik, ondan sonrasi hafif saga tirman ve finish. Son duzluge yaklasirken, Istanbul'dan gelen universiteli arkadasim Husnu ve onun arkadaslari Latif ve Avni karsiliyor beni. Onlar hadi hadi az kaldi derken, bende bittim diyorum. Karsidan karsiya bile arabayla gecen Avni, bak senin icin bende kosuyorum ha gayret diyor gulerek. Hep beraber kosuyoruz. Rotanin en iyi yeri artik finish ve yokus asagi. Depar atacak gucum varda hevesim yok, yinede biraz hizlanarak giriyorum reklam panolarinin arasina. Solda tezahurat eden arkadaslari ses tonlarindan seciyorum ama yuzlerine bakacak moralim yok maalesef. Hayli uzgun geciyorum finish'i. 3:52:44 benim saatimle, 200m fazladan kosarak. Cimlere serilip bosaltiyorum gozyaslarimi yine, kimseye hissettirmeden. Gecen sene ilk maratonumda olsa, bu zaman bile beni hayli tatmin ederdi, ama Berlin'de 3:42 sonrasi 10 dakika geriye dusmek kabullenebilecegim durum olmadi dogrusu. Elbette dersimizi cikariyoruz, yaptigin antrenmana gore hedef koymazsan sonu husran ve uzulen sen olursun, heleki maraton kosarsan birde boyle tukenirsin.

Son metrelerde pacer'im, universiteden arkadasim Husnu

erkal, galip, ben, tayfun
Runtalya 2012 Maraton Rota
Ikinci yari yerlerde surunen tempo ve elevation profili