Her kosu sabahi oldugu gibi yine erken uyanip yulaf ezmeli, kuru meyve ve kuruyemisli misir gevregi kahvaltisini etmeye basladigimda sabah namazi okunuyordu Iznik'de. Saat 05:00'i az geciyordu. Hava hala karanlik, disarisi burnunu tekrar iceri cek dercesine soguktu. Yagmur ya da gunes olmasinda soguk bana islemez diyerek balkodan iceri girip 07:30'da verilecek start oncesi hazirliklara basladim. Klasik vazelinlenme disinda bacaklarimi, dizlerimi Ares bant'la bir guzel kapladim. Yol uzun, gun ne kadar uzun olacak belli degil. Her ihtimale karsi, faydasi olabilecegini dusundugum yiyecek ve kiyafetlerle dolu canta. O ana kadar kostugum en uzun mesafe olan 60K'nin iki katindan daha fazlasini yapabilmek icin uyandim ve hazirlaniyorum. Kac kilo tasiyacagim kaygisi yok. Kritik bir malzemeyi bosuna tasimak, ihtiyac duydugunda yaninda olmamasindan iyidir. Heleki ilk defa bu kadar uzun bir mesafe yapilacaksa. Yolun hemen hemen yarisinda kullanilacak ikmal malzeme cantasi da hazir. Ayakkabidan coraba, taytdan uzun ve kisa kolluya, gece kosmak icin ne lazimsa hepsinden bir tane yedegi de bu cantada var.
Kahvalti salonunda birde sicak cay icelim derken ayni otelde kaldigimiz arkadaslarla da bulusuyoruz. Taytli kizlar ve oglanlar, bu sefer ustlerinde daha cok kiyafet ve sirtlarinda tasinacak cantalari var. Su borulari olan ya da onune arkasina tutusturulmus suluklarla cesit cesit cantalar. Eminim bircoguda benim gibi silme doldurdu, en cokda finish'e kadar tasiyacaklari yiyecekle.
Start alanina yuruyup asil kalabaliga ve renk cumbusune orda giriyoruz. Herkesin yuzu guluyor, yogun bir muhabbet. Bircogu benim gibi hayatlarinin en uzun mesafesini kosacak, ama 42, ama 80, ama 130K.
Vaktinde verilen start'la baslangic alanindaki koyu muhabbet kosucularla beraber Iznik sokaklarina yayiliyor. Hemen rota konusulmaya baslandi. Gecen sene kosanlar bilmis bilmis anlatti, nerde tepe baslar nerde biter, nerde nasil kosulmali. Baslangicla beraber ileri gidip durarak video kaydi aldim 23 Nisan cocuklari gibi kosturan arkadaslardan.
Start Oncesi ve Sonrasi
Benim hedef ise ertesi gun sabah finish'i gormek, ama nasil olursa olsun muhakkak gormek, cut off time'a yenilmeden, of puf etmeden, saglam, tek parca en onemlisi zinde bir sekilde 1km arkamizda biraktigimiz noktaya tam ters yonden gelebilmek.
Hemen Iznik cikista Ozgur Patron'la zeytinlikleri parselledik, Turkiye nufusu 300milyon olunca Istanbul nasilsa buraya dayanacak. Jandarma'ya selam durup asfaltdan toprak yola girdik ve birazdan tirmanmaya baslayarak asil kosuya ve birazdan yuruyuse de gectik. Agir giden Ozgur'den ayrilip biraz ondeki Cemo ve Katibe'ye takildim bir sure. Biraz daha giderek Altan ve Itir'a sonra. Onlarin onunde daga dasa Esma diye bagiran Ozlem Nur'a, sonra da Iznik'in tecrubeli kosucusu Gozde ve Isil'a. Hepsiyle hos bes edip ayrildim. Herkes kendi ritminde kendi yoluna. Nasilsa onlar beni Narlica'da yalniz birakacaklar Soloz'e dogru.
Ilk kontrol noktasi 13K'daki Derbent'e varmak ilk tepenin cogunu tirmanmak demekti ki yol boyu gecen muhabbet sayesinde cok hizli olmasa bile cabuk akan zaman sonrasi vardigimi anladim. KN1 Derbent'e 09:20 gibi 80K kosacak olan Suna, Kerem, Ilgaz ve kopecikle beraber girdik. Kontrol noktasini durmadan Derbent'li teyze ve cocuklara, arkadaslara selam vererek gectim.
KN1 Derbent'e kadar
Derbent cikisindaki rampada Ozlem Nur'un aradigi Esma'yi, Ozlem Nur'dan nerdeyse 15 dakika mesafede buldum. Esma'yla beraber biraz ilerde Bakiye Abla'yla kosan Muna'yi ve Ankara'dan Elif Tepeli'yide alarak daha tempolu 42K'ya kadar beraber takildik. Birlikte ya da 50-100m mesafe farkla kos yuru 42'ye kadar bu grupla beraber gitmek hem beni yormadi, hem de bayagi eglenceli oldu.
11:15 28K'da KN2 Suleymaniye kontrol noktasinda biten suyumu koy meydanindaki cesmeden doldurup Isotonic tozla zenginlestirdim. Bir iki tuzlu fistik, puskevit, muz alip devam ettim. Suleymaniye sonrasi icim icime sigmamaya basladi, heyecandan degil gazdan. Karnimda bir karin daha tasimaya basladim nedense, bir turlu cikaramadigim gaz, ic organlarima ciddi baski yapmaya bana aci vermeye basladi. Gruptan uzaklasip yol kenarina comeldim mecburen. Biraz rahatlamistim ama ilk tepenin inisinde gruptaki herkes basip inse de basincli kap gibi sisen ben karin agrisiyla saha yavas iner oldu. Yedigim ya da ictigim her neyse azap veriyordu bana. Yine de Muskule'nin taslik yollarinda koylulere gulucuk vermeme, laf atmama engel olmadi.
Muskule cikisi asfalta serilmis Gulsevim ve Hande fotograf cekerken, Ulkem koylu bir teyzeyi kosmaya iknaya calisiyordu. Yokus asagi duramadan devam ettim. Ana yolla kesistigimizde Jandarma, Polis, Kurtarma ekiplerinden olusan bir ordu karsiladi bizi. Burdan sonra Narlica'ya kadar asflatta grup halinde bir sagdan bir soldan kosarken hizli gecen araclara saydirmayi da ihmal etmedik.
KN3 Muskule
Muskule cikisi asfalta serilmis Gulsevim ve Hande fotograf cekerken, Ulkem koylu bir teyzeyi kosmaya iknaya calisiyordu. Yokus asagi duramadan devam ettim. Ana yolla kesistigimizde Jandarma, Polis, Kurtarma ekiplerinden olusan bir ordu karsiladi bizi. Burdan sonra Narlica'ya kadar asflatta grup halinde bir sagdan bir soldan kosarken hizli gecen araclara saydirmayi da ihmal etmedik.
KN4 Narlica 13:00 42K'ya vardigimda yol boyunca cocuklar, sicak corba ve kimbilir kac dakika once varmis olan Galip bizi bekliyordu. Devam edenler masaya, 42'de kalanlar madalyasini alip tribunlere. Start'da soyledigim 5 saatte 42'ye varma hedefi yolda oyalanmalar yuzunden 30 dakika sapti ama gece boyunca gidilecek zamanla kiyaslayinca 30 dakika cok buyumedi gozumde.
Bosalan su depomu doldurup, bir iki muz alarak Bakiye Abla'yla 42'den beraber ayrildik. Gecen seneden bildigimiz ikinci tepeye vurduk kendimizi. Hizli cikma duzde rahat kosamazsin diyen Bakiye Abla'nin sesi arkamda, ben kafami gomup vurdum kendimi daglara. Icimi sikistiran gazi yokusta bile atamiyorsam nasil olacakti bilmiyorum. Tepeler o kadar yukardaki one dogru gokyuzunu gormek bile guc, ancak arkama donup yokus asagi baktigimda bulutlu gri havayi gorebiliyorum. Tislaya fislaya ciktim o uzun yokusu, sadece birkac kisiye rastayarak. Acaba herkes aldi basini gitti mi? Ayni egim, ayni tepeler olmasina ragmen gecen sene bitmek bilmeyen bu cikis o gunden kalan hatiralar ve tecrubeyle daha cekilir oldu ve bitti dogrusu. Cikista gectigim arkadaslar inise dogru tempoyu artirinca beni geride biraktilar. Iniste bagirsaklardaki gaz daha sikisinca onumu arkami kollayip bir daha comeldim issiza. Biraz rahatlamis hafif tempoda Soloz'e dogru inmeye devam ettim. Gecen sene burda 4 tirnak birakmistim ki bu sefer yoktu o luksum. Manzaraya daha fazla mesai harcayinca asagidaki buyuuuk zeytinlik daha harika gorunuyordu. Zeytin agaclari arasindan yer yer yukselen mavi dumanlarda neyin nesiydi? Koyluler birseyler yakiyordu ama neydi. Birazdan o alana girince onu da anlayacaktim.
KN5 Soloz 15:30 gibi 60K da tamamlandi. Biraz oturayim artik. Kontrol noktasinda Aylin ve ismini bilmedigim hemsire arkadas kosucularin tansiyonlarina, genel durumlarina bakiyor. Titriyorsun dedi Aylin, tuzsuz kalmis olabilirsin, kramp var mi? Ben genelde titrerim, kramp yok ama tuz da alayim. O anda Aylin'in kendine ismarladigi tost geldi, ben de ucundan faydalanmis oldum, yanina bolca kasar peyniri ve sekerli sicak cay. Su takviyesini yapip 10 dakika gecirdikten sonra tekrar yola koyuldum. Bu noktadan sonrasi ilk defa tecrube edilecek bir rota. Saga don devam et dediler. Dondum saga devam ederken selam verdigim teyze, "baska isiniz yok mu evladim" dedi. Ben var teyzecim, baska isimiz var derken, teyzenin yaninda oturan abi "bu hobi, hobi" dedi. Icimden ne hobi ama diyerek ayrildim ve kendimi tepeden hayranlikla izledigim zeytinliklerin icinde buldum. Isaretlenmis rotada traktor lastiklerinin biraktigi derin izler, onceki gunlerde yagan yagmurlarla su kanali haline gelmis, bazi noktalarda gecilmeyecek kadar camur icindeydi. O an gecen sene burayi yagmurda gecenler aklima geldi ve bir kez daha ama bu sefer yerlere kadar egildim, burayi gecmek icin harcadiklari eforu tahmin etmeye calisarak. Benzer kabusu 4 hafta once Cekmekoy gece kosusunda 7 saat yasadigimdan az cok da tahmin edebiliyorum aslinda. Camura girmek yerine benden once gecenlerin basarak egdikleri otlari takip edip zeytinlige girmek ve paralelden yurumek daha hizli ilerlemekdi.
Ara sira koylulere denk geliyordum, tahta merdiveni dayamis zeytin agacina, fazlaliklari buduyor. Donup bakmiyor bile yoldan gecen avarelere. Calismak varken enerjinin yollarda kosarak harcanmasina anlam vermiyor belkide. Budanan dallar nedense yurudugumuz yollara atilmis. Ustune basip gecmek dikkat gerektiriyor bazi dar alanlarda. Kul yiginlari yer yer, zeytin yapraklari seciliyor, agacin dallari ateste bitsede, her nasilsa yapraklar seklini kul halinde de korumus. Demek tepeden gordugumuz dumanin nedeni buymus.
KN6 Soloz Burnu 16:30'da 63K gecilmis oldu. Irmagin gecisinde bizi bekleyen kontrol noktasi gorevlilerini bir sure beklettim cunku irmak gecisi ayakkabi ve coraplari islatsa da soguk su yorgunlugu alan, sismeye baslayan tabanlari rahatlatan bir huzur verdiginden su icinde bir sure kalmak islanmis olmanin tedirginligini aldi goturdu.
Burdan sonra artik gole kavusuyoruz. Golun tam guneyinde Orhangazi'ye dogru olan kivrimi gecicez. Dalgalar vuruyor hafif hafif yoldan yurumek yerine gol kenarina iniyorum ama kumsal cok yumusak, ayaklarim kuma batiyor. Kisa yuruyus sonrasi traktor yoluna tekrar cikip kos yuru devam ediyorum. Birazdan gol kenarina kacamak bira icmeye gelen cocuklar etrafta jandarma olup olmadigini soruyor. Burda yok diyorum keyfinize bakin. Balik izgara tekliflerini istemeden geri ceviriyorum.
Golun guney sinirinin bitip kuzeye dondugu noktadaki Golyaka Koyu'nde arkadan Haluk Korkmazyurek geldi. Abimiz bizden buyuk ama saglik problemlerine ragmen ayni performansi gosterebiliyor. Biraz da risk alarak giriyor bu uzun mesafelere ama ne ailesi ne de kendi bu delikanliyi durduramiyor. Golyaka'yi gecince Organgazi'ye uzanan yay tam onumuzde ne zaman sonuna gelecegiz diye ha kosuyoruz ha yuruyoruz. Onumuzde 5-6 kisi araliklarla dagilmis mesafe degismeden gidiyoruz. Haluk abiyle bu is yapilacaksa en iyi mesafenin yari maraton oldugu fikrini paylasiyoruz, bu degilde bundan sonra boyle yapalim diyoruz. Bakalim bir daha nerde karsilasicam Haluk abiyle.
KN7 Ornekkoy 18:00'de 75K gecilerek variyorum. Dusundugumden 30-45 dakika once vardim dogrusu. Aylin yine orda. Sanirim bu ucuncu KN bizi karsiladigi. Ben iyiyim ama Haluk abi dinlense iyi olabilir. Julien ustunu degistiriyor, Ozlem Nur etrafinda. Bagirsak sorunlari yasayan Renay oturmus. Parkurun 75'den 80'e cikarilmasini, 5K daha gitmesi zorunluluguna soylenip duruyor. Buralarda beni karsilayacak arkadaslarla telefonla konusuyor bir yandan da ikmal cantasindaki daha kalin kiyafetleri giyiyorum, yiyeceklerimi duzenliyor, islanan corap ve ayakkabilari degistiriyorum. O sirada Fedai Kurtul el sallayarak kontrol noktasini terk ediyor. Ona yetiseyim diye masada biraz atistirip yola koyuluyorum. KN'den cikar cikmaz yol kenarindaki isaretleri gorup devam ediyorum. Kosmaya devam, birkac kisi gecerken Ozgur'le telefondayim nerdesiniz nerdeyim diye. Asfalti karsiya gecip kaldirimdan, dokuma fabrikalari onuden gecip koseyi donuyorum. Tanimadigim bir arkadas sen burda ne ariyorsun, KN7'den ayrilman lazimdi diyor. Ne, nasil? Burasi 80K rotasi, biz Orhangazi merkeze gidiyoruz, siz 75K'dan ayrilip gol kenarindan devam ediyorsunuz. O anda neye ugradigimi sasiriyorum, kosedeki polise geri donup soruyorum. O da onayliyor. Elim ayagim bosaliyor. Bugune kadar yapmadigim bir hatayi en uzun mesafemde yapmis olmak moralimi bozuyor. Ozgur'u arayip durumu anlatiyorum, meger o bana soylemis rotalarin ayrildigini, ama nerde nasil... Bezgin bir sekilde yuruyerek geri donerken 80K'cilar geciyor asfalt yolun karsisindan. Bir sure sonra arkadaslarla da yolumuz kesisiyor. Gunes batmak uzere, gun boyu saklandigi bulutlar arkasindan cikmis bizi isitiyor. Ozgur, Cemo, Galip ve Katibe'yle bulusmak, kisa muahbbet, onlarin iyi dilekleri beni guclendiriyor. verdikleri agri kesiciler gece boyunca cok isime yarayacak, hatta agri kesicilerin ayak agrilarimi kesemez hale dahi gelecegim.
Klasik soylem, yapacak birsey yok, geri donup kendi rotama giricem. Onde giden Ilgaz hemen arkasinda Suna Kerem'de durumuma uzuluyor ama sans dileyerek geldigim yone dogru kendi finish'lerine gidiyorlar. Birazdan o koseye variyorum ki 80K rotasina giren bir almani da ben ceviriyorum. Demek bu noktada hata yapmis olmak sadece bana mahsus degilmis. Qatar'da yasayan Stefan'la kisa muahbbet edip hazir hala gucum varken kosayim diyorum. Kalan 55K boyunca yer yer karsilasiyoruz Stefan'la.
KN8 Anacayiri 19:30'da 80K'yi geciyorum. Son 5K rotadan sapma, KN7'de verilen molayla tam 1,5 saat surmus. Anacayiri anayolun kenarinda Jandarma ve organizayon gorevlilerinin bekledigi bir nokta. Hava kararmak uzere birazdan tshirt'u cikarip kalin kiyafetimi ve reflektif yelegimi giyerek Ilica'ya varmak icin sabirsizlaniyorum ancak tarlalar icindan arasindan yer yer camur icinden gecerken yurume hizindan otesine pek gecemiyorum. Arkamda Stefan var ama onumde kimse var mi acaba? Fedai Kurtul ucup gitmistir, KN7'de ben cikarken bekleyen Julien ne yapti acaba? Boyle boyle gezintiye devam ederken karanlikda coktu, tepe lambasini yakmak sart oldu.
Gecen Cekmekoy gece kosusunda ilk defa tecrube edip cok yipranmama ragmen cok zevk almistim. Hava iyice kararinca tepe lambasini kapatip rotanin duz yol oldugu bolgelerde biraktim kendimi karanligin kucagina. Ayak seslerim kus ve kurbaga seslerine karisiyor. Bir de tiiizzzt tizzzt diye bagiran bocekler. Ay tepede yarim halde, yildizlar var ama zifiri karanlik denir ya o iste. Ay isigindan yansiyan zeytin agaclarinin golgesi ve onumde giden benim golgem. Tepe lambami tekrar acip rotadan emin olup yine kapatiyorum. Sagim solum dipsiz kuyu sadece gokyuzundeki ay ve yolumu gosteren dallardan sarkan beyaz seritler dikkatimi cekiyor. Birazdan yol bitip zeytinlige girince ne luzum vardi diyorum kendimce. Zeytinlik surulmus toprak cok yumusak, bastigim yer dagiliyor yurumek bile zor hale geliyor. Dallardan sakinmak icin egilerek geciyorum. Neyseki rotayi gosteren cokca serit var yoksa rota buradan gecirilmez derim.
Ara sira asfalta yaklasip arac seslerini duyuyorum, hah biraz asfalta cikip kosarim derken tekrar donuyorum sirtimi ve rota beni daglara dogru cekiyor. Tabanlarim sizlamaktan attigim her adim beni zorlamaya basladi. 2 tane agri kesici dahi ise yaramiyorsa dah fazla zorlamamak lazim. Kulakligimi cikarip muzik dinleyim diyorum biraz, belki motive eder. Rock Fm cok cizirtili, Besiktas'in maci yorumlaniyor, birisi kuran okuyor soylevlerle, cistak FM'lerde cumartesi gecesi sallaniyor. Turkuler caliyor bir kanalda, orda duruyorum. Daglar diyor taslar diyor ulasamadim yarim diyor. Ikinci bosalmayi biraz sonra yasiyorum. Ilki Soloz'e inerken olmustu. Kulakligin teki takili diger kulagim acik 2-3 saat boylece gidiyorum radyo istasyonlari esliginde.
KN9 Ilica 22:15'de 95K'da tamamlaniyor. Kontrol noktalari listesinde yazan Ilica (kaplica) noktasinda kocaman, buharlari tuten, acik bir kaplica havuzu oldugunu oraya gelmeden tahmin edemezdim. Havuz icindekilerin keyfine laf atinca davet ettiler ama ne mumkun. Finish burda olsa en krali olurdu ama daha gidecek 35K en azindan 6 saat var. Ilica'da ayakkabilari cikarip tabanlarimda sizlayan yerlere jelimsi plaster yapistiriyorum, neyseki almisim yanima. O bolgede yasayan yabanci bir abla ile muhabbet ediyoruz gece kosusu uzerine. Hic yapmamis ama istiyormus o da. Aman diyorum muhakkak yapin. O zaman baska bir boyutunu yakalarsaniz kosma keyfinin. Su takviyesi yapip tuzlu birseyler yiyerek ayriliyorum.
Tekrar zeytinliklerdeyim, saga don, sola don ayni manzara. Bazi isaretlerin reflektorleri cikarilmis, bazilari sokulup atilmis, hatta bazilari asili oldugu dala oyle dolanmiski gormek hayli zor. Oyle bir noktada parkurdan cikip 500m gidip geri donuyor ve rotaya tekrar giriyorum. Buralarda kaybolmak daha vahim gece korunde. Biraz daha yuruyunce buyuk bir su kanalinin paralalelinde duz toprak yolda kosar hale geliyorum artik.
Boyalica nerde kaldi derken asfalta yaklasiyorum. O noktada bekleyen jandarma kosarak yanima geliyor ve yolun solundan kosmam icin uyariyor. Kac km var diyorum Boyalica'ya. 3 bilemedin 3,5 diyor. Daha cok varmis diyince, 130 yaninda birsey mi ki diyerek beni avutuyor. Tepe lambami yanip sonen moda alarak karsidan gelen arac trafigine dogru asflattan kosuyorum. Arac farlarinda kalan ileride iki golge goruyorum yol kenarinda. Onlar yuruyor gibi cunku aradaki 500m mesafe giderek azaliyor. Yanlarina gelice Julien ve tanimadigim bir arkadas oldugunu anliyorum. O ana kadar yasadiklarimizi paylasiyoruz, bende enerji varken kosayim diyorum ve ayriliyorum. Hemen onlerinde Mike Friedl'i geciyorum. Az sonra yol kenarinda bekleyen aractan iceri Boyalica'ya donmem isaret ediliyor.
KN10 Boyalica 24:00'de 103K'da devriliyor cumartesi gunuyle birlikte. Tuzlu sicak corba iciyorum iki kap, ilki daha iyiydi ama bu corba kalan yolda bana can verecek. Patates cipsi yiyip cay kalmadigindan kahve iciyorum. O anda Stefan geliyor. Corbasina ekmek dograyip yiyor o da. Su takviyesi yapip koyuluyorum yola. Artik bir an once bitsin moduna girmeye basladim. Boyalica'yi cikip asflata geldigimde jandarma yon gosteriyor yine. Karsiya gec tarlaya gir. Abi biraz kosaydik asfaltta. Iznik'e de nerdeyse 10km filan var asfalttan, ama bizim daha 27K kosmamiz lazim. Kalan yol boyunca hep bunu sorguladim ve kizdim organizasyona. 130 olmayaydi da gecen sene gibi 126 olaydi hatta asfalttan gidip 120'de bitireydik. 120'de az degil ki... Vardir bir bildikleri diyerek zeytinlikleri arsinlamaya devam etmekten baskada care de yok, cogu bitti azi kaldi nasilsa.
Git git git, don don don derken hic ummadigim bir yerde Jandarma dag yolunda araciyla debeleniyordu. Nerden nasil gelebilmislerse artik oraya. Geldigim yol camur muydu? Evet. Hersey yolunda miydi? Evet. Arkada kac kisi var? Bilmiyorum. Kolay gelsin. Dikilitas'a az kaldi derken onumde iki isik gordum. Hareket eden, saga sola donen bu isiklar olsa olsa ya el fenerleriydi ya da iki tepe lambasiydi. Onlara yaklasinca tepe lambami sondurdum arkalarindan tempolu yurumeye basladim. 15m kalmisti ki lambamin dugmesine basmamla donmeleri bir oldu. Birbirimize bakarken tepe lambalarinin kuvvetli isigi gozumuzun icinde, karsidaki tanimlanamaz durumdaydi. Sen kimsin diyenin Mustafa Ucbilek oldugunu cikardim ama yaninda ki kimdi? Ben Gungor dedim, sen kimsin arkadas diyince Alper kimligini beyan etti. Meger biraz once kaybolmuslar donmusler geri. Hatta Alper 75K'da benim yaptigim hatayi yapip Orhangazi finish'e kadar gitmis. Kafamiz gitti be Gungor dediler, yav benim popo gitti ne diyorsunuz dedim. O kadar sizliyor ki surtunmeden yara oldu heralde dedim. Ikisi de bayagi usumus, bereket bende yok o sorun. Ustumde 3 kat giyecek var ve tahmin edilen 2C hava sicakligi beni bozmuyor. Uzaktan Dikilitas'daki jenerator sesini duyunca, hah ustune oturur isinirsiniz dedim. Gule oynaya vardik ki Dikilitas'a, gercekten bir Dikilitas var. Zeytinlikler ortasinda bildiginiz dikili bir tas.
KN12 Dikilitas 03:00'da 120K goruldu. Dikilitas aydinlatilmis, dibine bir cadir kurulmus ve ufo isitici acilmis. Hemen sarildi Alper ve Mustafa battaniyelere, yanasti isiticiya. Birazdan Stefan da geldi. Ben biraz tikinip, cay icip ayrilirken, Mustafa: "hadi git git sanki birinci olucan" dese de, benim derdim bir an once bitirip dikey pozisyondan yataya gecmekti.
Yola tekrar koyuldugumda biraz usudugumu hissettim. Indirdim sirt cantami yagmurlugumu da giydim. O anda Stefan yanimdan gecti gitti. Demek Dikilitas'da fazla beklememisti o da. Kalan yolu beraber kosalim diye bastim arkasindan ama mesafe cokda kapanmadi. Ilerden sola donup gittigini gordugumde yanlis yola saptigini fark ettim. "Heeeey" diye bagirdim arkasindan, durdu kafa lambasinin isigi bana dogru dondu, "this way" diyerek kolumla isaretlerin agaclardan sarktigi yone dogru gosterdim. Uzaktan thanks dedigini duydum. Bu sefer ben onu beklemeden devam ettim ve bir daha da onu gormedim. Duz, temiz, toprak yolda iyi tempo tutmustum. Ara sira arkami donup baktigimda kimseyi goremedim. Asfalta yaklasinca, iyi dedim icimden kosmaya asfalttan devam edebilicem ama rota yine dondurdu beni ters yone. Iznik'in sari isiklari gokyuzunu aydinlatirken, ben ona, o bana cok yaklasmisken, Iznik'e degil, yola yaklastikca, yine rota beni tersine yonlendiriyordu. Yol daralip, taslik olmaya baslayinca karanlikta kosmak riskli hale geldi ve ben tempolu yurumeye devam ettim. Bir yandan da arkami kontrol ediyordum ama kor karanlikda hareket eden bir isik da secemiyordum. Bu arada Katibe telefon edip beni karsilayacagini ne zaman varacagimi sorunca, 30 dakika olsa gerek dedim. Nihayet ara asfalt bir yola cikip, artik bu yol Iznik'de biter diye dusundugumde kosmaya yeniden baslamistim. Orhangazi-Iznik asfalti ile kesistigimde, karsidan Zabita araci geldi ve beni arkasina takip, onumde devriye yapmaya basladi. Kendimi onde giden maraton kosucusu gibi hissettim bir an. Arac ara sokaklarda sag sol yapinca kosup yetistim ve onlari mi takip etmeliyim diye sordum, cunku sehir aydinliginda isaretleri gormek zordu. 500m kaldi gayret dediler. Katibe'yi aradim 500m kalmis dedigimde ne cabuk geldin dedi hayretle. Hatta birazdan gol kenarina cikip, tempolu otelin onunde kosarken, o da daha yeni cikiyordu. Arkamdan geldi gecti finish'e dogru. Son duzlukte hala tempo artiracak gucum olmasi hosuma gitti. Bazan izdirap veren ama daha cok keyifle, her ani bir sonraki adimlarin hesabiyla, ozellikle karanlikta bir bilinmezlik icinde gecen 21 saatlik yolculuk finish duzlugunde hala enerjik olup, yol bitti ama ben bitmedim duygusuyla girebilmek icindi. Finish'e yaklasirken yurumeye gecip "bu kadar kosmak yeter" oldu agzimdan dokulen ilk kelimeler. Tebrikleri ve madalyami aldigimda tabanlarimdaki agri ben burdayim dedi, bacaklarim, sirtimdaki canta, soguk hava, ac karin hepsi burdayim dedi.
KN4 ve KN5, Narlica ve Soloz
KN5 Soloz 15:30 gibi 60K da tamamlandi. Biraz oturayim artik. Kontrol noktasinda Aylin ve ismini bilmedigim hemsire arkadas kosucularin tansiyonlarina, genel durumlarina bakiyor. Titriyorsun dedi Aylin, tuzsuz kalmis olabilirsin, kramp var mi? Ben genelde titrerim, kramp yok ama tuz da alayim. O anda Aylin'in kendine ismarladigi tost geldi, ben de ucundan faydalanmis oldum, yanina bolca kasar peyniri ve sekerli sicak cay. Su takviyesini yapip 10 dakika gecirdikten sonra tekrar yola koyuldum. Bu noktadan sonrasi ilk defa tecrube edilecek bir rota. Saga don devam et dediler. Dondum saga devam ederken selam verdigim teyze, "baska isiniz yok mu evladim" dedi. Ben var teyzecim, baska isimiz var derken, teyzenin yaninda oturan abi "bu hobi, hobi" dedi. Icimden ne hobi ama diyerek ayrildim ve kendimi tepeden hayranlikla izledigim zeytinliklerin icinde buldum. Isaretlenmis rotada traktor lastiklerinin biraktigi derin izler, onceki gunlerde yagan yagmurlarla su kanali haline gelmis, bazi noktalarda gecilmeyecek kadar camur icindeydi. O an gecen sene burayi yagmurda gecenler aklima geldi ve bir kez daha ama bu sefer yerlere kadar egildim, burayi gecmek icin harcadiklari eforu tahmin etmeye calisarak. Benzer kabusu 4 hafta once Cekmekoy gece kosusunda 7 saat yasadigimdan az cok da tahmin edebiliyorum aslinda. Camura girmek yerine benden once gecenlerin basarak egdikleri otlari takip edip zeytinlige girmek ve paralelden yurumek daha hizli ilerlemekdi.
Ara sira koylulere denk geliyordum, tahta merdiveni dayamis zeytin agacina, fazlaliklari buduyor. Donup bakmiyor bile yoldan gecen avarelere. Calismak varken enerjinin yollarda kosarak harcanmasina anlam vermiyor belkide. Budanan dallar nedense yurudugumuz yollara atilmis. Ustune basip gecmek dikkat gerektiriyor bazi dar alanlarda. Kul yiginlari yer yer, zeytin yapraklari seciliyor, agacin dallari ateste bitsede, her nasilsa yapraklar seklini kul halinde de korumus. Demek tepeden gordugumuz dumanin nedeni buymus.
KN6 Soloz Burnu 16:30'da 63K gecilmis oldu. Irmagin gecisinde bizi bekleyen kontrol noktasi gorevlilerini bir sure beklettim cunku irmak gecisi ayakkabi ve coraplari islatsa da soguk su yorgunlugu alan, sismeye baslayan tabanlari rahatlatan bir huzur verdiginden su icinde bir sure kalmak islanmis olmanin tedirginligini aldi goturdu.
Burdan sonra artik gole kavusuyoruz. Golun tam guneyinde Orhangazi'ye dogru olan kivrimi gecicez. Dalgalar vuruyor hafif hafif yoldan yurumek yerine gol kenarina iniyorum ama kumsal cok yumusak, ayaklarim kuma batiyor. Kisa yuruyus sonrasi traktor yoluna tekrar cikip kos yuru devam ediyorum. Birazdan gol kenarina kacamak bira icmeye gelen cocuklar etrafta jandarma olup olmadigini soruyor. Burda yok diyorum keyfinize bakin. Balik izgara tekliflerini istemeden geri ceviriyorum.
Golun guney sinirinin bitip kuzeye dondugu noktadaki Golyaka Koyu'nde arkadan Haluk Korkmazyurek geldi. Abimiz bizden buyuk ama saglik problemlerine ragmen ayni performansi gosterebiliyor. Biraz da risk alarak giriyor bu uzun mesafelere ama ne ailesi ne de kendi bu delikanliyi durduramiyor. Golyaka'yi gecince Organgazi'ye uzanan yay tam onumuzde ne zaman sonuna gelecegiz diye ha kosuyoruz ha yuruyoruz. Onumuzde 5-6 kisi araliklarla dagilmis mesafe degismeden gidiyoruz. Haluk abiyle bu is yapilacaksa en iyi mesafenin yari maraton oldugu fikrini paylasiyoruz, bu degilde bundan sonra boyle yapalim diyoruz. Bakalim bir daha nerde karsilasicam Haluk abiyle.
KN7 Ornekkoy'e Dogru
KN7 Ornekkoy 18:00'de 75K gecilerek variyorum. Dusundugumden 30-45 dakika once vardim dogrusu. Aylin yine orda. Sanirim bu ucuncu KN bizi karsiladigi. Ben iyiyim ama Haluk abi dinlense iyi olabilir. Julien ustunu degistiriyor, Ozlem Nur etrafinda. Bagirsak sorunlari yasayan Renay oturmus. Parkurun 75'den 80'e cikarilmasini, 5K daha gitmesi zorunluluguna soylenip duruyor. Buralarda beni karsilayacak arkadaslarla telefonla konusuyor bir yandan da ikmal cantasindaki daha kalin kiyafetleri giyiyorum, yiyeceklerimi duzenliyor, islanan corap ve ayakkabilari degistiriyorum. O sirada Fedai Kurtul el sallayarak kontrol noktasini terk ediyor. Ona yetiseyim diye masada biraz atistirip yola koyuluyorum. KN'den cikar cikmaz yol kenarindaki isaretleri gorup devam ediyorum. Kosmaya devam, birkac kisi gecerken Ozgur'le telefondayim nerdesiniz nerdeyim diye. Asfalti karsiya gecip kaldirimdan, dokuma fabrikalari onuden gecip koseyi donuyorum. Tanimadigim bir arkadas sen burda ne ariyorsun, KN7'den ayrilman lazimdi diyor. Ne, nasil? Burasi 80K rotasi, biz Orhangazi merkeze gidiyoruz, siz 75K'dan ayrilip gol kenarindan devam ediyorsunuz. O anda neye ugradigimi sasiriyorum, kosedeki polise geri donup soruyorum. O da onayliyor. Elim ayagim bosaliyor. Bugune kadar yapmadigim bir hatayi en uzun mesafemde yapmis olmak moralimi bozuyor. Ozgur'u arayip durumu anlatiyorum, meger o bana soylemis rotalarin ayrildigini, ama nerde nasil... Bezgin bir sekilde yuruyerek geri donerken 80K'cilar geciyor asfalt yolun karsisindan. Bir sure sonra arkadaslarla da yolumuz kesisiyor. Gunes batmak uzere, gun boyu saklandigi bulutlar arkasindan cikmis bizi isitiyor. Ozgur, Cemo, Galip ve Katibe'yle bulusmak, kisa muahbbet, onlarin iyi dilekleri beni guclendiriyor. verdikleri agri kesiciler gece boyunca cok isime yarayacak, hatta agri kesicilerin ayak agrilarimi kesemez hale dahi gelecegim.
Orhangazi Bulusmasi |
Klasik soylem, yapacak birsey yok, geri donup kendi rotama giricem. Onde giden Ilgaz hemen arkasinda Suna Kerem'de durumuma uzuluyor ama sans dileyerek geldigim yone dogru kendi finish'lerine gidiyorlar. Birazdan o koseye variyorum ki 80K rotasina giren bir almani da ben ceviriyorum. Demek bu noktada hata yapmis olmak sadece bana mahsus degilmis. Qatar'da yasayan Stefan'la kisa muahbbet edip hazir hala gucum varken kosayim diyorum. Kalan 55K boyunca yer yer karsilasiyoruz Stefan'la.
KN7 Muhabbetleri ve Sonrasi
KN8 Anacayiri 19:30'da 80K'yi geciyorum. Son 5K rotadan sapma, KN7'de verilen molayla tam 1,5 saat surmus. Anacayiri anayolun kenarinda Jandarma ve organizayon gorevlilerinin bekledigi bir nokta. Hava kararmak uzere birazdan tshirt'u cikarip kalin kiyafetimi ve reflektif yelegimi giyerek Ilica'ya varmak icin sabirsizlaniyorum ancak tarlalar icindan arasindan yer yer camur icinden gecerken yurume hizindan otesine pek gecemiyorum. Arkamda Stefan var ama onumde kimse var mi acaba? Fedai Kurtul ucup gitmistir, KN7'de ben cikarken bekleyen Julien ne yapti acaba? Boyle boyle gezintiye devam ederken karanlikda coktu, tepe lambasini yakmak sart oldu.
Gecen Cekmekoy gece kosusunda ilk defa tecrube edip cok yipranmama ragmen cok zevk almistim. Hava iyice kararinca tepe lambasini kapatip rotanin duz yol oldugu bolgelerde biraktim kendimi karanligin kucagina. Ayak seslerim kus ve kurbaga seslerine karisiyor. Bir de tiiizzzt tizzzt diye bagiran bocekler. Ay tepede yarim halde, yildizlar var ama zifiri karanlik denir ya o iste. Ay isigindan yansiyan zeytin agaclarinin golgesi ve onumde giden benim golgem. Tepe lambami tekrar acip rotadan emin olup yine kapatiyorum. Sagim solum dipsiz kuyu sadece gokyuzundeki ay ve yolumu gosteren dallardan sarkan beyaz seritler dikkatimi cekiyor. Birazdan yol bitip zeytinlige girince ne luzum vardi diyorum kendimce. Zeytinlik surulmus toprak cok yumusak, bastigim yer dagiliyor yurumek bile zor hale geliyor. Dallardan sakinmak icin egilerek geciyorum. Neyseki rotayi gosteren cokca serit var yoksa rota buradan gecirilmez derim.
Ara sira asfalta yaklasip arac seslerini duyuyorum, hah biraz asfalta cikip kosarim derken tekrar donuyorum sirtimi ve rota beni daglara dogru cekiyor. Tabanlarim sizlamaktan attigim her adim beni zorlamaya basladi. 2 tane agri kesici dahi ise yaramiyorsa dah fazla zorlamamak lazim. Kulakligimi cikarip muzik dinleyim diyorum biraz, belki motive eder. Rock Fm cok cizirtili, Besiktas'in maci yorumlaniyor, birisi kuran okuyor soylevlerle, cistak FM'lerde cumartesi gecesi sallaniyor. Turkuler caliyor bir kanalda, orda duruyorum. Daglar diyor taslar diyor ulasamadim yarim diyor. Ikinci bosalmayi biraz sonra yasiyorum. Ilki Soloz'e inerken olmustu. Kulakligin teki takili diger kulagim acik 2-3 saat boylece gidiyorum radyo istasyonlari esliginde.
KN9 Ilica 22:15'de 95K'da tamamlaniyor. Kontrol noktalari listesinde yazan Ilica (kaplica) noktasinda kocaman, buharlari tuten, acik bir kaplica havuzu oldugunu oraya gelmeden tahmin edemezdim. Havuz icindekilerin keyfine laf atinca davet ettiler ama ne mumkun. Finish burda olsa en krali olurdu ama daha gidecek 35K en azindan 6 saat var. Ilica'da ayakkabilari cikarip tabanlarimda sizlayan yerlere jelimsi plaster yapistiriyorum, neyseki almisim yanima. O bolgede yasayan yabanci bir abla ile muhabbet ediyoruz gece kosusu uzerine. Hic yapmamis ama istiyormus o da. Aman diyorum muhakkak yapin. O zaman baska bir boyutunu yakalarsaniz kosma keyfinin. Su takviyesi yapip tuzlu birseyler yiyerek ayriliyorum.
Tekrar zeytinliklerdeyim, saga don, sola don ayni manzara. Bazi isaretlerin reflektorleri cikarilmis, bazilari sokulup atilmis, hatta bazilari asili oldugu dala oyle dolanmiski gormek hayli zor. Oyle bir noktada parkurdan cikip 500m gidip geri donuyor ve rotaya tekrar giriyorum. Buralarda kaybolmak daha vahim gece korunde. Biraz daha yuruyunce buyuk bir su kanalinin paralalelinde duz toprak yolda kosar hale geliyorum artik.
KN10'a dogru Karanlik
Boyalica nerde kaldi derken asfalta yaklasiyorum. O noktada bekleyen jandarma kosarak yanima geliyor ve yolun solundan kosmam icin uyariyor. Kac km var diyorum Boyalica'ya. 3 bilemedin 3,5 diyor. Daha cok varmis diyince, 130 yaninda birsey mi ki diyerek beni avutuyor. Tepe lambami yanip sonen moda alarak karsidan gelen arac trafigine dogru asflattan kosuyorum. Arac farlarinda kalan ileride iki golge goruyorum yol kenarinda. Onlar yuruyor gibi cunku aradaki 500m mesafe giderek azaliyor. Yanlarina gelice Julien ve tanimadigim bir arkadas oldugunu anliyorum. O ana kadar yasadiklarimizi paylasiyoruz, bende enerji varken kosayim diyorum ve ayriliyorum. Hemen onlerinde Mike Friedl'i geciyorum. Az sonra yol kenarinda bekleyen aractan iceri Boyalica'ya donmem isaret ediliyor.
KN10 Boyalica 24:00'de 103K'da devriliyor cumartesi gunuyle birlikte. Tuzlu sicak corba iciyorum iki kap, ilki daha iyiydi ama bu corba kalan yolda bana can verecek. Patates cipsi yiyip cay kalmadigindan kahve iciyorum. O anda Stefan geliyor. Corbasina ekmek dograyip yiyor o da. Su takviyesi yapip koyuluyorum yola. Artik bir an once bitsin moduna girmeye basladim. Boyalica'yi cikip asflata geldigimde jandarma yon gosteriyor yine. Karsiya gec tarlaya gir. Abi biraz kosaydik asfaltta. Iznik'e de nerdeyse 10km filan var asfalttan, ama bizim daha 27K kosmamiz lazim. Kalan yol boyunca hep bunu sorguladim ve kizdim organizasyona. 130 olmayaydi da gecen sene gibi 126 olaydi hatta asfalttan gidip 120'de bitireydik. 120'de az degil ki... Vardir bir bildikleri diyerek zeytinlikleri arsinlamaya devam etmekten baskada care de yok, cogu bitti azi kaldi nasilsa.
Git git git, don don don derken hic ummadigim bir yerde Jandarma dag yolunda araciyla debeleniyordu. Nerden nasil gelebilmislerse artik oraya. Geldigim yol camur muydu? Evet. Hersey yolunda miydi? Evet. Arkada kac kisi var? Bilmiyorum. Kolay gelsin. Dikilitas'a az kaldi derken onumde iki isik gordum. Hareket eden, saga sola donen bu isiklar olsa olsa ya el fenerleriydi ya da iki tepe lambasiydi. Onlara yaklasinca tepe lambami sondurdum arkalarindan tempolu yurumeye basladim. 15m kalmisti ki lambamin dugmesine basmamla donmeleri bir oldu. Birbirimize bakarken tepe lambalarinin kuvvetli isigi gozumuzun icinde, karsidaki tanimlanamaz durumdaydi. Sen kimsin diyenin Mustafa Ucbilek oldugunu cikardim ama yaninda ki kimdi? Ben Gungor dedim, sen kimsin arkadas diyince Alper kimligini beyan etti. Meger biraz once kaybolmuslar donmusler geri. Hatta Alper 75K'da benim yaptigim hatayi yapip Orhangazi finish'e kadar gitmis. Kafamiz gitti be Gungor dediler, yav benim popo gitti ne diyorsunuz dedim. O kadar sizliyor ki surtunmeden yara oldu heralde dedim. Ikisi de bayagi usumus, bereket bende yok o sorun. Ustumde 3 kat giyecek var ve tahmin edilen 2C hava sicakligi beni bozmuyor. Uzaktan Dikilitas'daki jenerator sesini duyunca, hah ustune oturur isinirsiniz dedim. Gule oynaya vardik ki Dikilitas'a, gercekten bir Dikilitas var. Zeytinlikler ortasinda bildiginiz dikili bir tas.
KN12 Dikilitas 03:00'da 120K goruldu. Dikilitas aydinlatilmis, dibine bir cadir kurulmus ve ufo isitici acilmis. Hemen sarildi Alper ve Mustafa battaniyelere, yanasti isiticiya. Birazdan Stefan da geldi. Ben biraz tikinip, cay icip ayrilirken, Mustafa: "hadi git git sanki birinci olucan" dese de, benim derdim bir an once bitirip dikey pozisyondan yataya gecmekti.
Yola tekrar koyuldugumda biraz usudugumu hissettim. Indirdim sirt cantami yagmurlugumu da giydim. O anda Stefan yanimdan gecti gitti. Demek Dikilitas'da fazla beklememisti o da. Kalan yolu beraber kosalim diye bastim arkasindan ama mesafe cokda kapanmadi. Ilerden sola donup gittigini gordugumde yanlis yola saptigini fark ettim. "Heeeey" diye bagirdim arkasindan, durdu kafa lambasinin isigi bana dogru dondu, "this way" diyerek kolumla isaretlerin agaclardan sarktigi yone dogru gosterdim. Uzaktan thanks dedigini duydum. Bu sefer ben onu beklemeden devam ettim ve bir daha da onu gormedim. Duz, temiz, toprak yolda iyi tempo tutmustum. Ara sira arkami donup baktigimda kimseyi goremedim. Asfalta yaklasinca, iyi dedim icimden kosmaya asfalttan devam edebilicem ama rota yine dondurdu beni ters yone. Iznik'in sari isiklari gokyuzunu aydinlatirken, ben ona, o bana cok yaklasmisken, Iznik'e degil, yola yaklastikca, yine rota beni tersine yonlendiriyordu. Yol daralip, taslik olmaya baslayinca karanlikta kosmak riskli hale geldi ve ben tempolu yurumeye devam ettim. Bir yandan da arkami kontrol ediyordum ama kor karanlikda hareket eden bir isik da secemiyordum. Bu arada Katibe telefon edip beni karsilayacagini ne zaman varacagimi sorunca, 30 dakika olsa gerek dedim. Nihayet ara asfalt bir yola cikip, artik bu yol Iznik'de biter diye dusundugumde kosmaya yeniden baslamistim. Orhangazi-Iznik asfalti ile kesistigimde, karsidan Zabita araci geldi ve beni arkasina takip, onumde devriye yapmaya basladi. Kendimi onde giden maraton kosucusu gibi hissettim bir an. Arac ara sokaklarda sag sol yapinca kosup yetistim ve onlari mi takip etmeliyim diye sordum, cunku sehir aydinliginda isaretleri gormek zordu. 500m kaldi gayret dediler. Katibe'yi aradim 500m kalmis dedigimde ne cabuk geldin dedi hayretle. Hatta birazdan gol kenarina cikip, tempolu otelin onunde kosarken, o da daha yeni cikiyordu. Arkamdan geldi gecti finish'e dogru. Son duzlukte hala tempo artiracak gucum olmasi hosuma gitti. Bazan izdirap veren ama daha cok keyifle, her ani bir sonraki adimlarin hesabiyla, ozellikle karanlikta bir bilinmezlik icinde gecen 21 saatlik yolculuk finish duzlugunde hala enerjik olup, yol bitti ama ben bitmedim duygusuyla girebilmek icindi. Finish'e yaklasirken yurumeye gecip "bu kadar kosmak yeter" oldu agzimdan dokulen ilk kelimeler. Tebrikleri ve madalyami aldigimda tabanlarimdaki agri ben burdayim dedi, bacaklarim, sirtimdaki canta, soguk hava, ac karin hepsi burdayim dedi.
Bu yazıya 3 5 eklesek ufak bir kaitapcık yaparız.Yukardan da anlasılacagı üzere bu yarıs 19 saatlerde bitermiş ama bu hiç önemli değil . Birkere bizim braveheart ımız olarak seni tebrik ediyoruz . Çok zor bir sey basardın , yolun hep açık olsun
YanıtlaSilÖzgür Pala
onemli olan dort ayaga dusmeden bitirmekti onu yaptik... bi dahakine sizi Ilica'da gonullu olarak bekliyor olucam. tabi takunya ve mayoyla
SilNe kadar sürede bittiği çok önemli değil artık. Önemli olan yukarıda, son resimde yaşanan o mutluluktur. Bunu yaşabildiysen her türlü övgüyü hak ediyorsundur... Tebrik ediyor, bu mücadelene saygı duyuyorum..
YanıtlaSileyvallah cemo... mucadele hakkaten hat safhada idi. en zor olan bitmek tukenmek bilmeyen mesafeyi dusunmeden gidebilmekti. gidebiliyorsan bitisde bir an sana zaten geliyor
SilGungor tekrar tebrikler. Anlatim ve videolar harika. Ayagina, kalemine saglik.
YanıtlaSilsagol aykut, hem sanatsal hemde sportif anlamda sizlere yetismeye calisiyorum
Silharika bir anlatım olmuş... Parkuru koşamadım diye daha az üzülüyorum artık. belgelemeye ayırdığın zamanı takdir ediyorum
YanıtlaSilsagol caner. sen tam parkuru bir kerede kosmadin belki ama eminim her metresini alternatifleriyle beraber arsinlamissindir
SilHem koş hem belgele çok güzel olmuş, eline ve çabana sağlık. Japonların sözü de çok güzelmiş :)
YanıtlaSilsagol Ali Ruhi. Japonlara hak versemde hala uygulayabilmis degilim. kosarken yarisina gelince hah cogu bitti azi kaldi diyorum ama Iznik'de ilk 80 ile son 50'yi nerdeyse ayni zamanda katedebildim.
Silİlk Antalya koşusnda tanışmamız dün gibi Güngör. Müthiş bir şey başardın, koşmuş olman zaten yeter, ama bir de kayıt yapman takibeden herkese yaşatacak o anları. Tebrikler ve sevgiler.
YanıtlaSilGündüz ve Eileen Aydınlar
Saygilar Gunduz Abi ve Speedy Eileen. Otelin onunde 10K'yi izledigim yerden kucuk adimlarla finish'e kadar yurusemde sizlerle karsilasamadik. Haklisin zaman cok cabuk geciyor keske yarislar da o kadar cabuk bitse.
SilBenim seviyemde bir sporcu icin 130K kosmakla, yurumekle, ondekilere yetisme cabasiyla gecemeyecegi kesindi. Madem oyle bitirene kadar eglenilebilecek en iyi yontem bu diye dusundum. Gozde'den odunc aldigim kameranin gece cekim yapamamasi ve finish gelmeden hafiza kartini doldurmus olmam disinda gayet guzel seyler kayitlar almisim ki bende cok mutlu oldum izleyince.
İznik yarış raporları birbiri ile yarışacak kadar güzel.
YanıtlaSilAyaklarına ellerine sağlık,
Dikilitaş ilk yılki rotada da vardı, sonradan çıkartıldı.
Orada dikilitaş olduğunu Caner'e söyleyen benim.
Özellikle bana kızabilirsiniz. :-)
yani son 5-10 km'yi senin hesabina kostuk!!!! dikilitas'i gece 2, 3 ya da 4'de ziyaret ettin mi hic? gece ayd,nlatilinca baska bir guzel oluyormus. seneye gonullu olup seni dikilitas'da bekliycem ona gore ;)
SilGüngör,
YanıtlaSilgüldüm, gülümsedim, duygulandım, bittiğinde çok sevindim, her cümleni keyifle okudum, görüntülerin her saniyesini izledim... Seni 3 kat fazla sevdim! Bazen bir insanı biraz tanımak, sevmek için etrafında olmak yeterli olabiliyor, ama 3 kat fazlası için böyle bir rapor okuması gerekebiliyor:)
Teyzelere 'sizin de poponuza kuvvet' diyişin, Stefan'a 2 kere yardım edişin, çöpünü belki de yanlışlıkla düşüren arkadaşı anında uyarışın, yoldaki hemen herkese selam verip, iki çift laf edişin ve anlatış biçimine bayıldım. Teşekkürler.. Etrafımızda olduğun için, 42 koşan ve kalan 90 km'lik parkuru merak eden benim gibilere İznik Ultrayı çok güzel anlattığın için... selamlar, sevgiler
o kadar yani. cok sevindim begendigine. pekala, hazir parkuru detaylica ogrenmisken, seneye de en uzun parkurda kursuye cikarsin o zaman sevgili ulash
Sil