7 Mart 2012 Çarşamba

4 Mart 2012, 7. Oger Antalya Maratonu, Runtalya

Maraton Hazirligi

Vites yukselterek, 42. yasa sigdirilan 2 maraton, benim gibi amator bir kosucuyu, agir antrenman programlarina esir ederek, yorgun dusurdu. Bu yola girmis her kosucunun hem fikir oldugu gibi, haftalar suren, disiplinle takip edilmesi gereken, yipratici antrenmanlar, program sonunda kosulan 42km'den cok daha zordur. Hatta program sonunda, kanin son damlasina kadar, ruhsal ve bedensel tum enerejiyi harcayarak kosulan 42K, programin bittiginin ve kurtulusun ilanidir. Bir sonraki buyuk yarisin antrenman programi baslayana kadar bir rahatlik, daha keyifle yapilan kosular yerini alir. 

Bedensel ve ruhsal olarak maraton kosacak seviyeye erismisken, haftada 5-6 gun kosturan programlar yerine, haftada 3-4 gun, musait oldugum ve o gun icimden ne geliyorsa kendimi sikmadan,  seviyeyi de cok dusurmeden kosmak, Antalya 2012 hazirliklari arifesinde mantikli idi. Maratona tamda 16 hafta kalmisken, arkadas grubunda konusulan, 16 haftalik FIRST maraton programi, bu ongorulere gore ismarlanmis gibi oldu. Haftada 3 gun, interval yap, tempo yap ve birde uzun kos, diger gunlerde ne istersen oyle takil diyen bir program bulunmaz nimetdi. Diger programlara gore daha az kilometre kosturan, ancak yazili her antrenmanin zorluk derecesinin yuksek oldugu bir programa baslamis oldum.

Program, 5K'yi 22:00 dakikada kosuyorum temeli uzerine, her tur interval ve kisa/uzun mesafe kosu tempolarini veriyor. 16 haftalik bu programda aksattigim sadece birkac kosu oldu. Eh, haftada 3 gun duzenli kosmak, kolaylikla takip edilebilecek bir yukumluluk, ama programli kosular disinda, tavsiye edildigi gibi calismadigimida itiraf etmeliyim. Bunda mevsim sartlarinin ciddi etkisi var. Dolayisiyla yasanacak basarisizligi dogrudan programa yuklemeyecegim. Haftada 3 gun kosarak, maratonda kisisel basari elde etmek ya da beklemek kendini kandirmak olur ancak.

Kos FIRST kos programi


Antalya'da Maraton Kosmak 
Gogus No dagitimi
Cumartesi sabah, maraton oncesi, son gun kosusu icin sahile indigimde, gunlerdir hava tahmin raporlarinin yanilmasi icin ettigim dualar bosa cikiyordu. Yarin icinde farkli bir durum beklenmiyordu. Sicaklik 16-18C civarinda olacak, bonus olarak kuzeyden ruzgar esecek. Kis boyunca 0C civarinda, kar, yagmur ve hayli soguk altinda yapilan antrenmanlar sonunda, gunes altinda kosmak bakalim nasil surprizler sunacak bize.

Kosu sabahi, 5:45 uyanis, 06:00 olmadan kahvaltiya inis. John’la birlikte actik kahvalti salonunun kapisini, sicaklar henuz hazir degilmis ama onemli degil, bizim yiyecegimiz misir gevregi. Klasik kahvaltimi kuruyemis cesit eksikligi olsada bufeden toparlayip kahve esliginde ederken, gunaydin diyen gulen yuzler dolduruyor butun salonu. 15 dakika icinde nerdeyse butun masalar doluyor. Peynir, salam, sosis alanlar elestiriliyor, maydanoz alanlara gulunuyor. O tabak birakilip, herkes misir gevregi aliyor, bu kezde icine katilan sut orani bahis konusu oluyor. Masada 6 kisi oluyoruz. Canim peynirler, zeytinler, receller, omlet cesitleri birakilmis, herkes sutlu misir gevregi kasikliyor.  1-1,5 saat sohbet edip, birbirimize su ikram ederek geciriyoruz zamani.
Odada son hazirliklar sonrasi kosucu ordusunun icine asagiya iniyorum. Ilk maraton, ilk yari maraton hatta 10K kosacak arkadaslar var, onlar daha heyecanli ama herkesde bir yerinde duramama, "tutmayin beni kosasim geldi" hali var. Bu enerji ile otelin hemen yani basindaki start alanina cikiyoruz. Kapidan cikar cikmaz, carpan ruzgar golgede serin hissettiriyor, titretiyor bir cogumuzu. Birkac adim otede gunese cikipda, tenimiz isininca yandi gulum keten helva diyorum icimden. Bugun hayli zor olacak.



Start alaninda hep beraber streching, hoplama ziplama, fotograf cekme ve sonrasinda Galip’le hafif jog atiyoruz. Gunes yakiyor, ruzgar sanki sagdan soldan eserek bizi sasirtiyor. Bir tane mi bulut olmaz gokyuzunde ama yok. Gecen seneki hava nerde bugun ki nerde!!! 10 dakika kala start kalabaligina aradan kaynak yaparak daliyoruz. Hep beraber cikis verildigi icin, arkada kalabaliga kalmamak lazim. Hem burda yari maratoncular var. 3’u birbirinden hizli, genc ve deli yurekli. Duygun, Onder ve Erkal birbirlerine gorunmeyen bir bagla baglanmis kosacaklar, ne cok one gecmek ne de arkada kalmak var. Bag var dedik ya, one giden arkadakini cekecek, arkada kalan ondekinin ensesinden ayrilmayacak. 

Hepimiz bu kadariz

Istiklal Marsi sonrasi, start alip bosaliyoruz ciliz alkislar arasinda one dogru. Hizli gidenler kanal bulup, zigzaglarla one gecmeye calisiyor ilk 500m duzlukde. Bir Galip, bir ben onde, baslangic kaosunu sorunsuz atlatmaya calisiyoruz. Ilk donus saga ve hafif asagi, gecen senelerde baslangic yaptigimiz Antalya muze onune dogru, Konyaalti caddesi’ne. 

Galip’in ilk maratonu, hedefi buyuk. Basaracak diye bekliyoruz, calisti karda kisda, her hafta, hergun duzenli. Karsiligini alamamasi adaletsizlik olur.  Her zamanki  gibi ilk kilometreler hizli ve rahat geciliyor, Galip’in hedef pace’inde ama benimkinden hizli. Buna ragmen beni durdurmaya calisan yine o oluyor, yavas abi biraz daha yavas gidelim diyen o. Yaklasik 4,5K’da 10K kosanlar gorunmeye basliyor, tam cepheden ok gibi geliyorlar bize dogru, hakemler bizi "saga dogru gidin" diye uyarsada hayli tehlikeli, ozellikle cok ilerisi gorunmeyen donuslerde.

Ilk kilometreler 5.00, 4.56, 4.58 pace’leri birbirimize soyleyerek geciyoruz. Hizli baslangic, heleki benim icin. Bu kazanimlar donuse cepde olur diye, kendimi avutuyorum. Soldan, kuzeyden esen ruzgar binalarin golgesinden ciktikca kendini daha cok hissettiriyor. Korkulu ruyanizim bugun diye, surekli uyariyor. Birazdan Caner geliyor arkadan yanimiza. Birkac dakika sonra tuvalet molasi verip tekrar yakaliyor, 50saniye kaybettiriyormus bir mola ona gore.

50 dakika oldu, ilk jel’i alalim diye anlasiyoruz Galip'le. Oylede yapiyoruz, bereket su istasyonlari yeterince var, enerji icecekleride, sungerlerde, muz portakalda. Calisan cocuklar hazirlikli, kosucu sayisi az olunca hem onlar hem bizim icin sorun olmuyor.

Galip, Caner, ben giderken Sener de takiliyor, simdi dortledik. Galip’le Sener yemegine iddiaya girdi. Guzel bir cekisme ama takim kosusunu bozabilecek bir durum da olabilir. Galip finish'de esi icin acacagi pankarti gosteriyor, topak haline getirmis su cantasinda tasiyor. 

Birazdan YM donusleri basliyor, ilk tanidik Tayfun, ucuyor cocuk. 9,5K civari birlikte baslayan 3 silahsorler kaptirmis geliyor, hemen her gecenle selamlasiyoruz. Donusun ayni rotadan olmasi, carpisma tehlikesi yaninda bu muhabbet avantajini sagliyor. YM donusune gelince artik sadece tek yon onumuzde kosanlar var. Gecen seneye oranla daha kalabilik gorunuyor bana. 

Birazdan Sener’e ozel moral ekibi gitar esliginde sarkilar soyluyor. Bunlar TOG gencleri. Sener one atiliyor hepsine bir 5’lik cakip, gazi aliyor ve temposunu artiriyor, Caner hemen yaninda, Sener’i gozden kaybetmek istemeyen Galip’de onlarin 10m arkasinda, bu kadari bana fazla diyerek kendimi geri cekiyorum. 15. kilometredeyiz, buraya kadar ortalama 5.00 pace'in birkac saniye altinda geldik. Insaat halindeki bir parkin icine sokulan rotada anlamsiz zigzag yapiyoruz. Galip’in istedigi tempo ile geldik ve yavas yavas benden kopuyor, bundan sonrasi ona kaldi, hadi kolay gelsin. 

Birazdan 17K'yi goruyorum ama saatim 15K biplemesini birkac metre once vermisti. Yanlis konmus yoksa saatin 2K sapmasi pek mumkun degil. Saatime gore olan 15K sonrasi, sola, yokus asagi Lara Plajina dogru saliyorum kendimi, bakalim cikisi nasil olacak bu inisin. Ekipden ayrildikdan sonra 5.10-5:20 arasina oturuyor tempom. Lara Plajinin parke tasli yolu bu tempoyla geciyor. Gunes tepede, ruzgar soldan kendini iyiden hissettiyor. Kendi aleminde dolasan turistler deniz tarafinda, mangalcilar solda agaclik alanda. Gecen seneye oranla daha cok insan var ama bizi umursayan yine yok. Sanki burda hergun maraton kosanlar varmisda, ortamin bir parcasi gibiyiz. Plaj cikisi bir jel daha tuketiyorum ardindan su icerek. 

Plajdan cikip  Lara caddesine dondugumde Caner'i yakaliyorum, tuvalet molalarindan kurtulamamis. Tek tuk maraton donusunu yapanlarda var artik. Genis yolda Caner'le gidiyoruz, birazdan yol sonunda tam kuzeye donup ruzgari karsidan alacagimiz, en zor olacagini tahmin ettigim bolume yaklasiyoruz. Sola viraji icerden alip donunce gercekler yuzumuze carpiyor. Kafami hafif one uzatarak vucudumu dengeye getirmeye calisiyorum ruzgara karsi. Caner'le kosuyor olmakdan, karsidan ruzgari arkalarina alarak gelen, Aykut, Mert-Bahadir ikilisi ve Umut'u gorunce tempomuzu dusurmeden keyifle kosabiliyoruz. Nefes sesleri, ruzgardan dalgalanan gogus numarlarinin laplaplari ve ayak seslerine merhabalar karisiyor karsilikli. Ne cok tanidik olmus, demek eskimisiz bu alemde.

20'yi 21'e baglayan bu bolge cabuk bitiyor bereket, saga donup birkac yuz metre sonra yolun yarisina geliyoruz. 1:46 ile donuyorum. Hakemler not ediyor donen gogus numaralarini. 1. maratondan 4 dakika hizli, 2. maratondan 2 dakika yavas. Fena sayilmaz. Artik geriye sayma isine basliyorum. Artik her gecilen kilometre, katedilen mesafe oranini, kalana gore matematiksel olarak daha buyuk hale getirecek, Ikinci yarida hep daha yavaslasamda, 23K gecilirken geriye 19K kalmis olacak, bende boylece avunacagim.

Ruzgar arkamizda olsada, tempoyu artirmadan devam ediyoruz Caner'le. Tekrar Lara caddesine donunce trial asigi Caner, asfalti birakip, otlarin tasligin topragin icinden, yol kenarindan kosuyor. Anlam veremiyorum ne yapmaya calistigina, birazda geride kaldigindan donup soramiyorum. Calilar arasina dalip bir mola daha veriyor sanki, ondan sonra da bir daha gorusemiyoruz, heralde arkada bir yerlerde geliyor olsa gerek.

Lara Plaji ters yonde geciliyor, plajin misafirleri hala kendi alemlerinde. Kendini eglendirmeye calisan yasli  turist cift tempo turuyor sadece, selam verip geciyorum. Ilk yariyi kosan maratoncular geliyor hala, bu arkadaslar ne zaman donecek, bitirecek diye merak ediyorum dogrusu. Belki benden onde gidenlerde ayni seyi benim icin dusunuyordu diye gulumsuyorum icimden. 26K civari baslayan rampa oncesi bir jel daha aliyorum, yardim umuyorum bu teknolojik ve organik olmayan urunlerden :) Pembe Domates Askina Bugday dernegi icin kostugumu itiraf etmeliyim. Basliyorum tirmanmaya ama cekmiyor motor, tempo dusuyor ve rotayi gecen seninin aksine, buraya cevirenlerin kulaklarini cinlatiyorum. Gunes tepede, ruzgar karsidan ve 0m'den 45m'ye cikiyorum. Ne ki degil, o kadar kosupda kaldirim cikamayacak hale geliyor insan. Butun maratoncular ayni kaderi paylasti ama ben bunun icin pek hazir degilmisim. Yaklasik 1,5K, 6.05 pace'le hayli izdirapli geciyor, ondan sonrada civi tutmuyor. Pace 5.30-5.40'lara dusuyor. Onumde giderek yaklasan Sener'i geciyorum birazdan. O da dusmus benim gibi. Birbirimize selam verecek moral bile yok, sessizce yanindan gecip, uzaklasiyorum ondan. 

Boylece gecilen 3-5K sonrasi 34-35K civarlari artik 6:00'li pace'ler kabus yasatiyor bana, bir hesap yapiyorum ve birakin 3:40 altini gormeyi, boyle giderse 3:40'lar dahi hayal olacak. Moralim iyiden bozuluyor ve kosamayan gungor, moralini yukseltmeye calismak yerine aglamaya basliyor. Arkamdan ayaklarini suruyerek gelen, kim oldugunu bilmedigim kosucu gibi mi gorunuyorum bende. Saga iyice yanasip duvarin dibinde cizgiyi takip ediyorum yasli gozlerle. Ruzgar bir yandan, gunes bir yandan birde bu moral bozuklugu nasil atlatilacak. Saatim 35K diyor ama tabela 300m ilerde, saat 36K diyor, tabela yine otede, kesin bir kabusdayim ben, yoksa bu bir saka, her kilometre tabelasi yaklasik 200-300m ileriye konmus. 

Rota hep kuzeybati, yuksek binalar arasina kendine kanal edinmis sert ruzgara karsi kalan mesafeyi bu bezginlikle bitirmekden, en azindan birakmadan bitirmekden baska care yok. Karsida kar kapli daglar hayli guzel gorunsede, daglar o kadar uzakki ne kadar kossamda yaklasamiyorum. Antalyali gunluk eglencesinde, trafikde kapali oh ne ala. 5 genc yan yana yuruyor yolu kapatmis, hadi bizde kosalim diye dalga geciyorlar aralarinda. Ses etmeden yavas adimlarla geciyorum yanlarindan. Karsidan karsiya gecenler, kosanlari teget gecmek istiyormuscasina ayarliyorlar adimlarini, bir kucuk yavaslama ya da hizlanma zaten tukenmis halde kosanlari yerle bir edip, o an birakmalarina dahi sebep olabilir. Biz yanlis mi yapiyoruz, yoksa toplum olarak saygi duyma bizim sozlukde yok mu?

Birazdan Sener arkamdan bagirarak geliyor, sokak yankilaniyor, hadi hadi birakma Gungor. Yok birakmiyorum, gudecegim bu deveyi finish'e kadar, sunun surasinda kaldi 2K zaten. Gelip geciyor o. Ben o kadar guclu degilim. Muze yolundayim artik, ondan sonrasi hafif saga tirman ve finish. Son duzluge yaklasirken, Istanbul'dan gelen universiteli arkadasim Husnu ve onun arkadaslari Latif ve Avni karsiliyor beni. Onlar hadi hadi az kaldi derken, bende bittim diyorum. Karsidan karsiya bile arabayla gecen Avni, bak senin icin bende kosuyorum ha gayret diyor gulerek. Hep beraber kosuyoruz. Rotanin en iyi yeri artik finish ve yokus asagi. Depar atacak gucum varda hevesim yok, yinede biraz hizlanarak giriyorum reklam panolarinin arasina. Solda tezahurat eden arkadaslari ses tonlarindan seciyorum ama yuzlerine bakacak moralim yok maalesef. Hayli uzgun geciyorum finish'i. 3:52:44 benim saatimle, 200m fazladan kosarak. Cimlere serilip bosaltiyorum gozyaslarimi yine, kimseye hissettirmeden. Gecen sene ilk maratonumda olsa, bu zaman bile beni hayli tatmin ederdi, ama Berlin'de 3:42 sonrasi 10 dakika geriye dusmek kabullenebilecegim durum olmadi dogrusu. Elbette dersimizi cikariyoruz, yaptigin antrenmana gore hedef koymazsan sonu husran ve uzulen sen olursun, heleki maraton kosarsan birde boyle tukenirsin.

Son metrelerde pacer'im, universiteden arkadasim Husnu

erkal, galip, ben, tayfun
Runtalya 2012 Maraton Rota
Ikinci yari yerlerde surunen tempo ve elevation profili

2 yorum:

  1. Arama motorunda Antalya yarışını ararken ilk sırada sitenizi gördüm bir de baktım ki yorum yazıyorum.
    Öncelikle Tebrikler! Bir kaç yüz kişinin koşmaya cesaret ettiği bir dalda bir yarışı başarıyla tamamladınız.
    Güzel bir yarış raporu yazmışsınız; ayrıca yer aldığınız sosyal sorumluluk projeleriniz için de
    övgüyü hak ediyorsunuz.
    Sitenizi beğendim; özellikle ta 1971 yılında koştuğum Emirgan Korusunu görünce mest oldum ; evet itiraf etmeliyim ki ben koşu sporunda bir dinozorum!
    İlk paragraflarda belirttiğiniz konulara da girmek istiyorum müsadenizle; "first" türü programlar ticari kaygılarla hazırlanmıştır.
    Fazla sayıda koşucuya ulaşmak adına bir yanılsama yaratmaktadır.

    Sağlık ve koşu dolu günler dilerim. Oğuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yorumlariniz icin tesekkurler ustadim, dinozorlardan her zaman ogrenecek seyler vardir. umarim birgun birlikte kosar, anilarinizi, tecrubelerinizi dinleriz.

      Sil