8 Mayıs 2012 Salı

Cekmekoy Ultra Maratonu

3 hafta once Iznik'de ilk ultra maratonu kosmusken, evimin salonunundan gorunen Cekmekoy ormaninda, ayagima gelen bir ultra maratonu es gecmek mazeret uretilemeyecek bir firsatti. Yurt icinde ve disinda aldiklari derecelerle adlarini duyurmus iki sporcu, Bakiye Duran ve Faruk Kar, 30, 45 ve 60K olmak uzere 3 etepda duzenledikleri kosu icin 6 Mayis Pazar sabahi Alemdag Spor Tesislerinde bizleri bekliyorlardi. 

Sabah 6'da uyanip, piril piril gokyuzu altinda yesil fiskiran ormana dogru baktigimda, Cekmekoy'u bilen biri olarak kosunun zor gececegini, ongormek kehanet sayilmazdi. Aslinda sartlar ne kadar gercege yakin tahmin edilebiliyorsa ya da biliniyorsa, ona gore hazirlanip daha basarili sonuclar elde etmek mumkun. Sicak olacak mi olacak, oyleyse acik renkli kiyafet giy, sapka al, gunes kremi sur, bol su ic ve tasi, su ve yiyecek disinda mumkun olan en hafif cantayi hazirla derken, hemen edilen kahvalti sonrasi cantami alip, arabayla 10 dakika uzaktaki start noktasini, yakindaki bakkala sorarak buldugumda saat 8.00 olmustu bile. 
Oguz Tan, Mustafa Ucbilek
Kayit Masasi
Erkal Hascan, Suna Altan, Ben
Yine Erkal, Galip Akkaya, yine Ben
Erkal cekil artik
Gogus numarasi alinip, son hazirliklar benim gibi pusulayi sasirmis arkadaslarla muhabbet edilerek yapildi. Baton almali mi almamali mi derken, Erkal Hascan alma, Aykut Celikbas sen bilirsin diyince almamaya karar verdim. Yokuslar dik ama kisa, birkac kisa yokus icin butun parkur tasimak cokda lazim degil fikrine inandirdim kendimi.

Faruk Kar onculugunde 10'dan geriye sayarak, 3 farkli mesafe kosuculari birlikte basladigimizda saat tam 8.30'du. Biz 60K kosuculari icin 9 saat sure verilmisti, bakalim ne kadar surede tekrar buraya gelinebilecekti.
Golgeden gunese ciktigimizda gun boyu surecek sicakligi hemen hissettik, kisa asfalt kosusundan ormana dalip golgeye girince, hep boyle olsa diye icimden dua etmedim degil. Hatta havayi koklayan adamin tahmin ettigi gibi gunun ilerleyen saatlerinde yagmur yagsa ne kadar guzel olurdu. Ancak yagmur yagmadigi gibi, butun gun bir bulut dahi gorunmedi gokyuzunde, havayi koklayan adaminda kulaklari elbet cinlatildi.

                                                    Start ve ilk kilometreler

Orman yollarina girer girmez hizli giden atlar gozden kaybolmus, biz faniler ise kisa duzluk sonrasi baslayan ilk yokusda yurumeye baslamistik bile. Agaclar golge ediyor, guclu bacaklarla henuz oksurmeden cikabiliyorduk. Kosanlarin hemen hepsi tanidik oldugundan kisa muhabbetlerle hava sicak olsada, golgelik yerlerde hala islak olan yumusak zeminde sorun olmadan keyifle ilerleyebiliyorduk.

Baslangicdan 3. kilometreye kadar 150m'den 300m'ye cikip, yaklasik 4K bu irtifada hafif inisli cikisli zeminde kosu temposunda gidebildik.  Sonrasinda ilk ciddi inisde kendimi salmak yerine kisa adimlarla inmeyi tercih ettim. Iznik'de birakilan 4 tirnakdan sonra kalanlari Bozcaada'ya saglam goturmek lazimdi. Sonrasinda 2K'lik tirmanma ile 10K'daki ilk kontrol noktasina vardik. Su, kola, biskuvi sunumundan, iki bardak kola, bir kucuk sise su ile ayrildim. Cantamdaki suyun yarisida hala duruyordu. Sabah kahvaltisi hala midede sallandigindan simdilik birsey yemeye gerek yoktu. Buradan uzun ve dik yokuslarla 17. kilometreye kadar inip baslangic seviyesinden daha asagiya gelmis olduk. Bol su tuketmeye calisiyor, golgeleri azami sekilde kullanmak icin yol kenarlarina mumkun oldugunca yanasmaya calisiyordum. Bazi alanlarda yol kenarinda agac olmadiginda dogrudan gunese maruz kalip, orta ateste yavas yavas pisiyordum. Onumde, arkamda gorunen mesafede, hatta beraberce konusarak kosanlar hep oldu buralara kadar.

                                                       20K kontrol noktasina kadar

16-17K'dan itibaren 20K'daki kontrol noktasina ve yiyecek-iceceklere erismenin hayaliyle 3-4K cokda uzmeyen rampalari, 21K uzeri ilk defa kosan Faruk Aykan'la bir o, bir ben onde kosarak gectik. Kontrol noktasinda ne tur yiyecekler olacagini tam kestiremedigimden, yaklasik 1K var gibi cantadaki stoklardan hurma, gun kurusu, cezerye, birkac kuruyemis yiyip kalan suyuda icerek yurume temposunda ilerledim. Bu arada Faruk aldi gitti tabi. Biraz ilerde, agacda yon bildiren elle yazilmis isareti gorup saga donunce kontrol noktasina bende eristim ki Faruk yemis icmis ayriliyordu bile.

20K kontrol noktasina ayri bir parantez acmak lazim. Bakiye ablanin komsulari, o pazar gununu bize hizmet icin ayirmis, sofrayi oyle duzenli ve detayli donatmislardi ki oturup 1-2 saat serile serile kahvalti edilebilirdi. Meyveler, peynir, tabaklarda ayri ayri patates cipsleri, icecekler hazir. Hersey tabaklarda, masada hicbir cop yok, elmalar dilimli, salataliklarin uclari dahi kesilmis. Muhabbetleride sahane. Oraya gelmeden yeterince yedigimden, masaya cok dokunamadan kola icip, su stogunu alarak, tesekkur edip ayrildim.

Bu noktadan itibaren 30K'cilar bizim rotadan ayrildi. Kontrol noktasindaki eglenceden sonra cokda dik olmayan rampadan keyifle asagi inerken bizi bekleyen surprizler varmis. 24K uzun bir patikadan gecip, taslara basarak sektigimiz derenin karsi kiyisinda 50-100m kesilmis agac dallari ile kapliydi rota. Takilip dusmemek icin onumde tanimadigim bir arkadasla yavas yavas ilerlemeye calistik. Yine kisa bir patikaya girip yolu gosteren seritleri takip edip sola donunce tepkisiz kalinamayacak bir yokus ciktiki karsima. Duvar desem yeriydi. Hani ellerini yere koyup tirmansan kimse ayiplamaz. Toslaya toslaya cikarken, kalbimin zonklamasini sah damarlarinda hatta kulaklarimla duyumsuyordum. Gum gum gum, tepede gunes, gum gum gum, oflayarak alinip verilen nefesler. Biran arkamda tirmanan arkadasa baktigimda 50m geride olmasina ragmen rampanin egiminden goremiyordum. Yerden bir dal parcasi alip baton yaptim kendime, bu cok guzel bu cok guzel iste diyerek cekilen izdirapdan kinayeli zevk almaya calisiyordum. Meger bu rampa, ileride cikmamiz gereken benzer rampalarin kisa olaniymis.



Bu kucuk tepecik asilip, birkac kilometrelik duzlugude gecince, saat 12.00, alinan mesafe 27K olmus, beyin kaynama noktasina cikmisti. Genis bir yolda giderken etrafimdaki yesillikler olmasa colde oldugumu dusunebilirdim. Buralar yaz ayinda nasil olacak acaba, toprak catir catir catlayacak heralde.

Simdi 30K'daki kontrol noktasinin hayalini kurma zamani, birkac duzluk, birkac tepe gecip orayada varilacak diye dusunurken tirmanmaya baska deyisle tirmalamaya devam ediyorum, kosmak yok artik, oflaya puflaya tepelerde surunmek var. Altindan kac kere gectigimi hatirlamadigim yuksek gerilim hattindan bir kez daha gecip rampayi cikinca 30K kontrol noktasinada variyorum. Burdaki arkadaslar biraz duzensiz, masalari gunes altinda kalmis, sicakdan onlarda sasirmis galiba. Iki bardak kola icip, su stoklayip devam ediyorum.



30K'dan sonra dik inisde yine hizlanmadan, kasmadan iniyorum. Arada saate baktigimda hala 28 kusur K okuyorum ki, sanki birkac kez okumustum bu mesafeyi. Zamana bakiyorum saniye sekmiyor. Hay aksi, ne zaman durdu bu saat!!! Start'a basinca timer started diyor, ne zaman durmustu ki? Ne kadar kayit alamadim, nerdeyim diye kaybolmus hissettim kendimi bir an. Hay aksi

Sonraki 5K arada hafif cikislar olsada hep inerek suruyor ama cevre hic degismiyor. Masmavi gokyuzu yesil fiskiran doga. Calilar arasinda debelenen kaplumbagalar ve can havliyle kacan kertenkeleler disinda canli da yok. Ha birde, bazan yaklasan bazan uzaklasan kosan, yuruyen adamlar. 5K inisin yaklasik 5K cikisiyla yiyecek olan son kontrol noktasina vardigimda baslangicda beri 5 saat olmustu. 38K'daki bu noktadan 45K'cilarda ayriliyor.



Masadaki arkadaslar hayli candan yardim edebilmek icin donup duruyor. Benden once gelenlerle kisa muahbbetler oluyor. Yarim limonlari tuzlayip dislerimle kaziyorum, yanina kola ve elma. Burdan sonrasi daha kolaymis diyor masadaki arkadas. E lutfen diyoruz, birazda duzde gidelim artik. Yine su stogunu alip, birkac parca elma ve muzu yanima alip, yiyerek yokus asagi yuruyorum.



41K'da patikadan dimdik inerken sagdan bir yerden ates ediyorlar, durup kafami egiyorum refleks olarak, ne oldugunu anlamaya calisirken, agaclar arasindan tek katli evin bahcesinde gonul eglendiren birkac kisiyi secebiliyorum. Patikadan toprak yola inip sol tarafdan gidin isaretini agacda asili gorunce, evi arkama alip biran once uzaklasiyorum. Dag basinda kaza kursununa kurban olsam, nasil kurtulurum, gazetelere haber olurum gibi gereksiz dusunceler geciyor aklimdan.

Buraya kadar rotadan metre sapmadan gelebildim, isaretler yeterince belirli ve gerektigi kadar vardi. Artik daha cok yuruyerek, bazan bir zahmet kosarak, sicaktan hayli bunalmis tepeleri asmaya calisiyorum. 45K ayrimini gecmis olmak, artik vazgecme seceneginin listeden cikmasi ve tek kalanin 60K'yi bitirmek olmasi acisindan iyi, bu sekilde kabullenip kalan mesafeyi planlamak daha mantikli. Bu heyecanla 50K'daki kontrol noktasina tirmaniyorum, nasilsa su olacak diye iciyorum, elimi yuzumu yikayip basimi islatiyorum. 

Nihayet 50K tabelasi, butun tabelalar gibi elle yazilmis ama yeterince ifade ediyor kendini. Saga don diyor tabela, donup kontrol noktasini bulacagim diye dusunuruken karsimda yukselen bir tepe var. Once yerin dibine inen, sonra deve horgucu gibi cikip inen ve sonra bulundugum noktadan daha yukariya uzaya dogru giden bir tepe. Burayi mi cikacagiz? Yok caniiiim sanmam... Etrafima bakiniyorum, tepeyi tirmanan yok ama asagi inen bir kosucu var onumde. Biraz daha dikkatli bakinca tepenin saginda solunda ruzgardan sallanan yol isaretlerini goruyorum. Evet. Maalesef. Bu dibe inilip, deve horgucu gecilip, uzaya cikilacak. 


Durup ah vah ederek vakit kaybetmek yol aldirmiyor, basla adimlari atmaya. Yavas inerek daha yavas cikiyorum. Bir adim bir adim daha... Karsiya vardigimda benim gibi dili disari cikmis bir kopek saga sola bakinip nereye gidecegini bilemeden benden uzaklasiyor Geriye donup 15-20 dakika once buraya baktigim tepeye bakip finish'e biraz daha yaklastigim icin seviniyorum. Rota sola donuyor, bende. Tumsegi asip daha ileride ne var diye bakamadan, 20m asagida iki kisiyi goruyorum, biri yerde yatiyor. Yaklasinca ayaktakinin Alper Dalkilic oldugunu seciyorum. Yerdeki arkadas fenalasmis, Alper yardim cagirmis onu rahatlatmaya calisiyor. Ne kadarda pis bir yerde kalmis. Benim onumde kosan arkadas durmadan devam etmis, biraz once tirmandigimiz tepeden cok daha uzun bir tepeyi tirmaniyor. Burayi mi cikacagiz diye soruyorum Alper'e, evet diyor. Yok artik, bu kadari da fazla diyebiliyorum.

Alper'le arkadasi ters cevirip ayaklarini yukari getirip, tekrar Bakiye abla ile konusuyoruz. Yardim yoldaymis, Alper olan suyu birakiyor. Basinda bir sure beklesekde arkadas siz devam edin, ben iyiyim diyip duruyor, ama iyi degil. Kontrol noktasi nerde diye konusuyoruz Alper'le. Yok oldu bu nokta, hep beraber susuz kaldik. Biraz sonra yardim gelecegi umidiyle Alper'le ayriliyoruz. Tepeyi inip tekrar cikarken arkamiza bakiyoruz surekli, ne gelen var ne giden. Adamcagiz yatiyor yerde. 15 dakika suruyor inip karsi tepeye gecmemiz. Arkamiza bir daha bakip sola patikaya giriyoruz. Biraz ilerde mangalcilardan su dileniyoruz, sagolsunlar damacanadan veriyorlar, birazda stok alip dualarla ayriliyoruz. Biraz ilerde tek basina mangal yapan biri daha bize su ikram ediyor. Belliki her gecen susuz kalmis, su istemisler adamdan. O da artik her gecen kosucuya su teklif ediyor. Biraz ileride kontraol noktasina variyoruz, meger 50K kontrol noktasi, agac kesimi sebebiyle daha musait olan 52,5K'ya alinmak zorunda kalinmis. Keske bastan bilseydik bunu.

Bol kola icip, su stokunu alarak kisa bir muhabbetten sonra ayriliyoruz. Saat 16:30 kalan 7-8K'yi kapilar kapanmadan 17:30 gibi bitirebilir miyiz diye konusuyoruz. Buraya kadar hep surprizlerle karsilastik acaba kalan mesafede beklenmedik seyler karsimiza cikacak mi?

Yuruyerek yola cikiyoruz Alper'le. Yurumekle bitmez, biraz kosalim. Kosmaya calisiyoruz, bence guc kalmadi zaten, finish'e varamadikca keyfide azaldi . Bu arada Alper beni besliyor stoklarindan, ne durumda ne yapilmali anlatiyor, beni surukluyor dogrusu. Her saga sola donuste ise yeni bir tepe cikiyor karsimiza. Bir ara yolu kaybettik tekrar rotaya mi girdik diye dusunuyoruz cunku git git bir yere varamiyoruz. Birazdan ATV geliyor arkadan, durdurup fenalasan arkadasin traktorle alindigini ogreniyoruz. Dogru rotada miyiz sorusuna, yok yolu uzatmissiniz ama sagdan devam edin, isterseniz alayim diyor. Hayir sagol binmeyelim artik. Devam ediyor ama sonradan keske binsemiydik diye de konusuyoruz. Bizi buralara surukleyem psikolojiyi irdeliyoruz Alper'le. Bir sure sonra, aslinda buralarin, kosunun ilk kilometreleri oldugunu farkediyoruz. Allah Allah, kesin yanlis yoldan donuyoruz. Asagidan bize dogru gelen biri var. Cenk Erdal bu. Nereye Cenk? Partneri Oguz Erkna'i  karsilamaya gidiyormus. Yarim saat mesafede arkamizdan gelen kimse yok Cenk bosuna gitme. Ne kadar kaldi sorusuna, az kaldi diyor, 2K kadar. Bir cikis, bir inis, sonra finish diyor ama bu 2K'da bitmiyor.

Saate bakiyoruz ki, 17.30 olmus bile. Yani gec kaldik, ama yardim icin cok durduk diyor Alper, anlarlar bizi. Her donuste artik birseyler gorelim diye bakarken, ilerde birkac arac seciyoruz. Yaklasinca asfaltada cikiyoruz. Nihayet.... Son 500m'yi kosalim artik. Birlikde giriyoruz finishe. Bizden cok once gelmis, dus almis, makarna yemis, kupa torenini yapmis Bahadir ve Esi, Aykut ve diger babalar karsiliyor alkislariyla. Nasil diyordu Bahadir, nasildi parkur? Burasi Cekmekoy, otturur adami. Evet Bahadir, zart zart zart ottuk valla.


60K, 9 saat 5 dakikada, ha kosarak, cogunlukla yuruyerek, sicaga ve tepelere ragmen bitirildi. Yaklasik 1850m yukseklik cikildi ve inildi. Geriye donulmeden, 3 ayri mesafede parkur hazirlama becerisi ayri bir yetenek. Sanirim Bakiye abla ustesinden geldi bu isin. Kontrol noktalarinda yiyecek icecek yeterli ve zengindi. 50K'da yerinde olmayan ya da orda olacagini hesapladigimiz kontrol noktasinin 52,5K'da olmasi disinda isaretlemeler iyiydi, sasmadan beni finish'e getirdi. Issiz orman icinde olmak bir sure sonra keyifsiz hale gelmedi degil. Bu kadar inip cikmak sart miydi? UTMB icin alinan 1 puan ise yarayacak mi gorecegiz. Organizasyona destek veren Cekmekoy Belediyesine, Bakiye Duran-Faruk Kar onculugunde emegi gecen herkese cok tesekkurler. Ne kadar aci o kadar keyf oldu sonunda. 
parkur ve yukseklik profili
tepecikler sanirim anlatiyor herseyi
Kosudan kalanlar.....
madalya, bol tuzlu sapka, toz toprak icinde corap ve pabuclar



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder