16 Ocak 2013 Çarşamba

kosmak

Fransiz yazar Jean Echenoz'un 2008 yilinda cikan ve orjinal adi "Courir" olan kitabini, Mehmet Emin Ozcan "Kosmak" adiyla turkceye cevirdi ve ilk baskisi Ekim 2012'de yapildi.
On kapak
Kitap, ikinci dunya savasi sonlarindan baslayarak Cekoslavak atlet Emil Zatopek'in hayatini anlatiyor. O yillarda calistigi Bata ayakkabi fabrikasinda itilip kakilmasindan alip, hic istemeden basladigi spor hayatini, o donemde yasanan soguk savasin etkileriyle bu kisa kitapta ozetliyor.

Arka kapak
Kitabi elime aldigimda sayfalarini bir one bir arkaya cevirip, bu mudur dedim kendi kendime!!! Koskoca Zatopek, uzun mesafe kosu tarihi denince 50-60 yil sonra bile adindan soz ettiren bu babayi anlatmak bu kadarcik bir kitapla olur muymus? O ki 20. yuzyilin en buyuk atletlerinden biri unvanini almis ve butun bunlar 84 sayfalik bir kitapciga sigdirilmis. Ancak kitabi okumaya baslayinca akici dil oyle hizli surukluyor ki, o yillarda insan ustu bir hizla kosan Emil'e de boylesi daha cok yakismis diyebiliyor okuyucu. 

1922 yilinda, Cekoslavakya Koprivnice'de dogan Zatopek'in, ikinci dunya savasi yillarinda Alman zulmu ve sonrasinda gelen Rus baskisi hayatini da yonlendirir. Savas sonrasi Bata ayakkabi fabrikasinda, kendine verilen isleri yapamayip bir gorevden digerine atilirken, istemeye istemeye, zorla bir yarisa sokulur. Boylece baslayan uzun mesafe kosu hayati, takip eden yillarda once ulke, sonra dunya rekorlari ve dunya, olimpiyat madalyalarini, kendine dunya capinda bir un getirir, ta ki 1957 yilinda spor hayatini noktalayana kadar. Finlandiyali atlet Paavo Nurmi'yi ornek alan Emil, kendine has antrenman yontemleri gelistirir ve o gunlerde kimsede olmayan bir teknikle kosar. Yorgun oldugunda dinlenmek yerine, daha zor kosu antrenmanlari yapilmasi, yorulmaya baslarken son kursunlarinda atilarak temponun artirilmasi gerektigine inanan Emil, rekor kirdigi kosularin hemen hepsinde en hizli kostugu anlar, kosunun son kilometresi ya da son 400m'sidir. Yarislarda bir hizlanip bir yavaslayan Zatopek rakiplerini alt ust eder. Bazi 10.000m yarislarinda ikinciye 4 tur bindirdigi olmustur. Kosarken o gunlerde bilinenin aksine kollarini omuzlarina kadar sallar, kafasi saga sola yuvarlanir, yuz ifadesi ise iskence goren birini andirir. Yuz ifadesinin nedeni soruldugunda verdigi cevap "yaptigi isin jimnastik ya da artistik buz pateni olmadigidir". 



Emil Zatopek'in kirdigi onlarca rekor, kazandigi yarislar disinda kilometre tasi denebilecek, kendini tarihe "Emil the Terrible" ya da "Cek Lokomotifi" olarak yazdiran bazi onemli basarilari: 

1948, Londra Olimpiyat oyunlarinda 10.000m'de birinci olup altin madalya aldiginda, bu mesafede kostugu sadece ikinci yaristi.

1951, 20km'yi 1 saatin altinda kosan ilk atlet. En hizli kostugu kilometre en sonuncusudur.

1952, Helsinki Olimpiyat oyunlarinda 5.000, 10.000 ve Maraton dallarinda altin madalya kazanirken, Olimpiyatlardaki en uzun bu 3 mesafeyi 7 gun icinde kosmus, daha once hic denemedigi maratonu son dakika karariyla ve ilk defa Helsinki'de kosmustur. Daha ilginci, bu uc kosuda da Olimpiyat rekorunu kirmistir.

1954'de 10.000m'de 29 dakika barajini kiran ilk atlet.

Sporu biraktigi yillarda, Cekoslavak halkinin Rus baskisina karsi gosterdigi direnis sonrasi, Rusya askeri mudahele ile ulke yonetimini ele gecirir. Direnise destek veren Emil'den kendisine verilen askeri unvanlarin hepsi ve pasaportu geri alinir. Nukleer santralde radyoaktif parcaciklarin ruzgarda ucustugu en tehlikeli islerde calistirilir. 6 yil sonra onu daha da asagilamak icin copculuk gorevi verirlir ama bu ters teper. Herkes onu tanimaktadir, cop arabasinin arkasindan gulerek kosan Emil'i mahalle halki hergun alkislariyla karsilar. Bunun uzerine hemen bu isten alinip, Jeolog egitimi almis olan Emil'e kirsalda telefon diregi cukuru acilmasi gorevi verilir. Sonunda kendisine zorla imzalatilan belge ile affedilir ve Prag'da bir arsive atanir. Olsun der, yumusak basli Emil, arsivcilikten otesine layik degilmisim.



Kitaptan bazi kesitler de vereyimki,  istahiniz biraz daha artsin:

.........
Zaten spordan hic hazzetmez. Bos zamanlarinda aptalca top pesinde kosan kardeslerine ve arkadaslarina neredeyse kucumseyerek bakiyor. Bazen onu oynamaya zorladiklarinda, bedeni istemese de oyuna katiliyor, beceremiyor, kurallardan bir sey anlamiyor. Ilgileniyormus gibi davraniyor, top gelmesin diye baska yerlere bakiyor, zaten topun nereye gidecegini de bilmiyor. Ve eger sanssizlik sonucu top ayagina gelirse Emil ondan kurtulmak icin herhangi bir yone dogru, cogunlukla da kendi kalesine dogru, buyuk bir tekme savuruyor.

Iste boyle, Zlin yarisina Emil hic mi hic ilgi duymuyor, zorunda kaldigi icin, istemeye istemeye katiliyor, bu angaryadan elinden geldigince kaytarmaya calisiyor, ama bosuna. Her defasinda, yaris disi kalmak icin, depardan bir saat once ayak bileginde ya da dizinde aci veren bir yarayi one surup topallamaya basliyor, ama bosuna, doktorlari hic kandiramiyor. Yarisa girecek, sart. Iyi bari, giriyor. Emil'in sporu sevmemesinin bir baska nedeni de bedensel idmanlari bosuna zaman kaybi ve ozellikle de bosa masraf olarak gorup bunlardan hoslanmayan babasi: Emil bu huyunu ondan almis. Ornegin kosu, gercekten de daha berbat bir idman yoktur: kesinlikle bir ise yaramiyor, bununla da kalmiyor, diye belirtiyor Emil'in babasi, ayrica fazladan taban yamasi masrafi cikardigi icin aile butcesinde delik aciyor.
...........

...........
Birkac ay sonra Finlandiya'da yeniden kendi onbin metre rekorunu oyle yerle bir ediyor ki izleyiciler ilk sonuclar aciklandiginda inanamiyor ve agizlari acik kaliyor. Rekor derecesi ilan edildiginde hic yavaslamadan yirmi bes dakika suren bir cosku gosterisi kopuyor. Sessizlik saglandiginda Emil sanki hicbir sey olmamis gibi dortyuz metre kosucusu hizinda seref turu atiyor. Ve her zaman oldugu gibi onu kutladiklarinda, bunun pek buyuk bir sey olmadigini soyluyor, zaferini pistin kalitesine, kuzey ulkesi ikliminin ideal sicakligina bagliyor. Ayrica, diye ekliyor, bireysel basarilarin hic onemi yoktur. Onemli olan emekci kitleleri stadyumlara cekebilmektir. Iste onemli olan bu. Tabii, Emil, tabii bu buyuk dusunce sana yucelik kazandiriyor.
............


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder